In this article, in the framework of Nurettin Topcu`s thoughts, by focusing on the concept and phenomenon of “religious experience”, a semi-descriptive, semi-analytical comparison is made between the living productive religious
life view and the socio-centric and formalist-stationary religious life view. According to Nurettin Topcu, there are
two types of religious attitudes: The first is the dynamic attitude centered on religious experiences, open to new
forms of discovery and existence; the second is the socio-centric and formalist-rational closed attitude in which it
is claimed that all ideas, beliefs and actions related to religion and religious life are clearly and distinctly identified
and all kinds of innovation are interpreted as dangerous for religion. While the first attitude emphasizes personality
and personal/existential searches, creativity in relationships with God and being, and possibilities to produce new
meaning, the formalist-rational second attitude advocates a highly conservative, closed vision in a way not to allow
any innovation in religious life. According to the socio-centric and formalist-rational understanding, everything
that can be said about the claims of religion and religious truth has been said, so there is no need for new existential
experiences and intellectual searches. Therefore, what needs to be done is consist of adopting the ideas and teachings
that were revealed in the past as they are and trying to make life fit with it. In short, according to Topcu, the first
attitude focuses on spirit and existential possibilities, and the second focuses on formally defined bodily actions.
Bu makalede, Nurettin Topçu`nun görüşleri çerçevesinde, “dinî tecrübe” kavram ve olgusu merkeze alınarak,
canlı-üretken dinî hayat görüşü ile şekilci-durağan dinî hayat görüşü arasında yarı deskriptif, yarı analitik bir
karşılaştırma yapılmıştır. Nurettin Topçu`ya göre, iki tür dinî tavır vardır: Birincisi, merkezinde derûnî dinî tecrü-
belerin yer aldığı devingen, yeni keşif ve varolma biçimlerine açık tavır; ikincisi, din ve dinî hayatla ilgili tüm fikir, inanç ve eylemlerin açık ve seçik olarak tespit edildiğinin iddia edildiği, her çeşit yeniliğin din için tehlikeli olarak yorumlandığı toplumcu, şekilci-akılcı kapalı tavır. Birinci tavır, kişi ve kişisel/varoluşsal arayışları, Tanrı ve varlıkla kurulan ilişkilerde yaratıcılığı ve yeni anlam üretme olanaklarını öne çıkarırken, toplumcu, şekilci-akılcı ikinci tavır ise, dinî hayatta herhangi bir yeniliğe olanak vermeyecek şekilde son derece tutucu, kapalı bir görüşü savunur. Toplumcu, şekilci-akılcı anlayışa göre, din ve dinî hakikat iddialarına dair söylenebilecek her şey zâten söylenmiştir, dolayısıyla, yeni varoluşsal deneme ve entelektüel arayışlara gerek yoktur. Bu yüzden, yapılması gereken, geçmişte ortaya konulan fikir ve öğretileri olduğu gibi benimsemek, hayatı ona uydurmaya çalışmaktan ibarettir. Kısaca, Topçu`ya göre, birinci tavır ruha ve varoluşsal olanaklara, ikincisi ise şeklen tanımlı bedensel fiillere ağırlık verir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dilbilim, Felsefe |
Bölüm | MAKALE |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Kasım 2020 |
Gönderilme Tarihi | 17 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 10 Sayı: 3 |
Bilginin ışığında aydınlanmak dileğiyle....
ODÜSOBİAD