In this study, which we call the ontological source of moral values, the necessity of morality is first mentioned. Because morality has always existed in the history of humanity. Man isn’t a being that can survive alone in the universe. Mankind needs others so Man is a social being. As a matter of fact, the religion of Islam gives great importance to moral principles and values by emphasizing this necessity of man. In order to draw attention to this importance, we opened a title called the religious foundations of morality. While discussing the human’s moral issues, Islamic theologians evaluated the human mind, nature, psychology and its being a social being as a whole. The science of kalam deals with the issue of which value judgments the will and freedom bestowed on human beings as a blessing used in this direction. When morality is considered as a whole, it not only characterizes human behavior, but also creates a value judgment that enables the formation of one's own identity. When morality's evaluated within the science of kalam, it's seen that morality is closely related to the subject of destiny, which is one of the principles of belief. Therefore, we tried to see how the Maturidi and Ash'ari schools theoretically explain the determination of moral values in terms such as will, ef'âlü'l-ibâd, husün-kubuh and kesb. Mu'tazila, who exhibited a rationalattitude as a method, kept the mind in the forefront in this matter, as in every other subject. While Ash'aris claim that moral values can only be known through revelation due to their attitude towards Allah's absolute will and power, Maturidis, on the hand, consider the nature of human being as well as evaluating reason and revelation in a more reasonable and comprehensive way than Ash'ari and Mu'tazila. He tried to find a way.
Ahlâkî değerlerin ontolojik kaynağı ismini verdiğimiz bu çalışmada ilk olarak ahlâkın zorunluluğuna değinilmiştir. Çünkü insanlık tarihinde ahlâk her zaman var olmuştur. İnsan kâinatta tek başına yaşamını devam ettirebilen bir varlık değildir. İnsanoğlu bu anlamda her zaman bir başkasına muhtaç olmuş bu da onu toplumsal bir varlık haline getirmiştir. Nitekim İslâm dini, insanın bu zorunluluğuna vurgu yaparak ahlâkî ilke ve değerlere büyük bir önem vermiştir. Bu öneme dikkat çekmek için ahlâkın dinî temelleri ismiyle bir başlık açtık. İslâm kelâmcıları da insanın ahlâkî eylemleri ile ilgili meseleleri tartışırken insan aklını, tabiatını, psikolojisini ve onun toplumsal bir varlık olmasını bir bütün olarak değerlendirmişlerdir. Kelâm ilmi, insana bir nimet olarak bahşedilen irade ve özgürlüğün hangi değer yargıları yönünde kullanılması gerektiği meselesini de bu doğrultuda ele almıştır. Zirâ ahlâk, bir bütün olarak düşünüldüğünde sadece insanın davranışlarını nitelendirmekle kalmaz; aynı zamanda insanın kendi kimliğinin oluşmasını sağlayan bir değer yargısı oluşturur. Ahlâk bununla beraber kelâm ilmi içerisinde değerlendirildiğinde ahlâkın, inanç esaslarından biri olan kader konusuyla yakından ilişkili olduğu görülmektedir. Dolayısıyla biz de Mâtürîdî ve Eş’arî ekollerinin ahlâkî değerlerin belirlenimi meselesini teorik olarak irade, ef’âlü’l -ibâd, hüsün-kubuh ve kesb gibi terimlerle nasıl açıkladıklarını görmeye çalıştık. Yöntem olarak akılcı bir tutum sergileyen Mu’tezile, her konuda olduğu gibi bu konuda da aklı ön planda tutmuştur. Eş’arîler Allah’ın mutlak iradesi ve kudretine karşı tutumlarından dolayı ahlâkî değerlerin yalınızca vahiy yoluyla bilinebileceğini iddia ederken, Mâtürîdîler ise akıl ve vahyi beraber değerlendirmenin yanında insanın tabiatını da dikkate olarak Eş’arî ve Mu’tezile’ye göre daha makul ve kapsamlı bir yol bulmaya çalışmışlardır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALESİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Eylül 2023 |
Gönderilme Tarihi | 14 Ekim 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 13 Sayı: Sosyal Bilimler Lisansüstü Öğrenci Sempozyumu Özel Sayısı |
Bilginin ışığında aydınlanmak dileğiyle....
ODÜSOBİAD