With the proclamation of the Republic, as part of the modernisation of society, the abolition of dervish lodges was one of the measures taken to put an end to the regulatory role of dogmatic religious thought in society. The decision to close the dervish lodges was implemented as a reflection of an understanding that prioritises social transformation within a rational framework that neutralises dogmatic thought in the construction of the individual's world of belief and the social sphere. In this context, the importance of the closure of the Dervish lodges as a legal norm emerges at the point of re-transforming the construction of the individual and social spheres with the gains in rights and freedoms within the framework of freedom of religion and conscience, with the unifying effect of the value of faith rather than religious pressure, and with the protection of individual freedoms at the legal level. In this framework, taking into account the constitutional experiences and modernisation practices of the Republic of Turkey, the process of transforming religious structures into a social actor in social life as a normative institution and the conflict between the founding legal norms of the Republic and religious institutions as social norms that prioritise negative social transformation and aim to highlight the old social sub memory in this sense, is essentially observed as a social norm-legal norm conflict.
social norm legal norm lodge and shrines modernization secularism
Cumhuriyetin ilanı ile birlikte toplumun modernizasyonu çerçevesinde, dogmatik dinsel düşüncenin toplumu düzenleyici rolünün sonlandırılması amacıyla tekke ve zaviyelerin ilgası uygulanan politikalardan biri olmuştur. Tekke ve zaviyelerin kapatılması kararı, bireyin inanç dünyası ile toplumsal alanın inşası konusunda dogmatik düşünceyi etkisiz kılan toplumsal dönüşümü rasyonel çerçevede önceleyen bir anlayışın yansıması olarak uygulanmıştır. Bu bağlamda tekke ve zaviyelerin kapatılmasının hukuki bir norm olarak önemi, dinsel bir baskıdan ziyade, salt inanç değerinin birleştirici etkisi ile din ve vicdan hürriyeti kapsamında, hak ve özgürlüklerdeki kazanımlarla bireysel ve toplumsal alanın inşasının yeniden dönüştürülmesi ve bireyin özgürlüklerinin hukuki düzlemde koruma altına alınması noktasında ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal tecrübeleri ve modernleşme pratikleri dikkate alındığında, normatif bir kurum olarak, dinsel yapıların toplum hayatında bir sosyal amil haline getirilmesi, cumhuriyetin kurucu hukuki normları ile negatif sosyal dönüşümü önceleyen ve bu anlamda eski toplumsal alt belleğin öne çıkartılmasını amaçlayan sosyal norm olarak dini kurumların çatışması süreci esasen sosyal norm- hukuki norm çatışması olarak gözlemlenmektedir.
sosyal norm hukuki norm laiklilk modernleşme tekke ve zaviye
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Siyasal Hayatı |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Kasım 2024 |
Gönderilme Tarihi | 25 Nisan 2024 |
Kabul Tarihi | 21 Ekim 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 25 Sayı: 3 |