Ortaçağ döneminde kavimler göçü sonrası Roma imparatorluğunun, ikiye ayrılmasından sonra başlayan süreç siyaset, din, meşruiyet temelinde kök salmıştır. Bu dönemde Batı’da siyasal iktidarın kaynağı “Omnis potestas a Deo” yani “Bütün iktidarlar Tanrıdan gelir” ilkesinden hareketle oluşturulmuştur. Dönemin siyasal, ictimai yapısına bakıldığında feodal siyasal düzen ile de eklemlenerek meşruluğun din, devlet, toplumsal yapı ile bağlantı kurulmuştur. Batı’da Feodal siyasal düzen ve Kilise arasındaki ilişkiden dolayı giderek güçlenen Kilise örgütlenmesinden söz edilebilir. Batı’da aydınlanma ve modern devlete geçiş sürecinde ise siyaset, din ve meşruluk ilişkisi farklı bir değişim ve dönüşüm geçirmiştir. Rönesans ve reform süreciyle ortaya çıkan düşünce akımları neticesinde feodal aristokrasinin, dinsel ve ahiret düşüncesine karşın, bu dünyacı, kapitalist düşünceye dayalı bilimsel düşünce gelişmeye başlamıştır. Ortaçağ dönemi dine ve kiliseye dayalı feodal siyasal sistemde zamanla ekonomik ve toplumsal alanda üstünlük, burjuva denilen zümreye geçer. Burjuvazi ve ortaya çıkan yeni felsefe, “aydınlanma felsefesi” denilen süreci başlatmıştır. Sanayi devrimiyle bireyci, kapitalist, akla, bilgiye vurgu yapan aydınlanma düşüncesi, kilisenin otoritesine karşı çıkıp bunun yerine doğanın ve aklın otoritesini koymayı hedeflemiştir. Vahiy, otorite ve gelenek meşruiyeti zemininden, birey, bilgi ve akıl meşruiyet zeminine geçiş dönemin belirgin özelliği olmuştur. Bu makalede amaç Batı’da Ortaçağ’dan Aydınlanma sürecine modern devletin inşasında meşruiyet anlayışının geçirdiği değişim ve dönüşümü göstermektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Politika ve Yönetim (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Ekim 2023 |
Gönderilme Tarihi | 6 Haziran 2023 |
Kabul Tarihi | 7 Ağustos 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 16 Sayı: 4 |