Kindî, Fârâbî, İbn Sînâ ile gelişmeye başlayan Türk Mûsikîsi kuramı, Safiyyüddin Urmevî ve Abdülkâdir Merâgî’nin perspektifiyle şekillenmiştir. Bu teorik anlayış ile işlenerek günümüze ulaşan pratik örnekler ise müziği, ritüellerinin en önemli öğesi olarak kullanan tasavvufî tarikatlar ve o muhitte yetişen bestekârlar tarafından ortaya koyulmuştur.
Özellikle 17. yüzyıldan itibaren Osmanlı dönemi İstanbul tekkeleri, bir halk mektebi, bir terbiye ocağı niteliğinde Türk medeniyeti ve toplum hayatı için kültürün ve sanatın merkezi olmuşlardır. Bu mekânlarda kendi sınırları içinde herkesin istifadesine açık şekilde ahlak, âdâb ve tasavvuf eğitimi verilerek edebiyat, hat gibi sanatların yanı sıra özellikle mûsikî öğretilmiştir.
Ayrıca buralarda Tasavvufî âyinler esnasında enstrümanlar eşliğiyle gerçekleştirilen icrâlar Tekke Mûsikîsi’nin oluşmasını sağlamıştır. Türk Mûsikîsi’nin en güzel örneklerinin İstanbul’daki tekkelerde yetişen veya buradaki müzikal ortamdan etkilenen bestekâr ile icrâcılar tarafından ortaya konulması, tekkelerde icra edilen formların tespit edilerek incelenmesi ve müzik kültürümüze tanıtılması açısından bir hayli önemlidir.
20. yüzyılda Türk Müziğinin yaygın şekilde uygulanan geleneksel yöntemi meşk ile eğitiminin ve aktarımın gerçekleştirildiği bir dönemde tarihi, sosyal ve siyasal sebeplerle kurumsal faaliyetleri sonlandırılan tekkelere ait müzikal kültürün ortaya çıkarılarak nâdir örneklerinin ortaya konulması müzikal kültürümüzün sınırlarının genişlemesini sağlayacaktır. Bu çalışmada Türk Mûsikîsi geleneğinde uygulamaları olmakla birlikte günümüz kaynaklarında tekke mûsikîsi formları arasında çoğu zaman yer verilmeyen besteli evrâd formuna dair bir nadir bir örneğin güfte ve bestesinin tespiti yapılacaktır.
Turkish Music theory, which started to develop with Kindi, Fârâbî, İbn Sînâ, was shaped by the perspective of Safiyyüddin Urmevî and Abdülkadir Merâgî. The practical examples that have survived by being processed with this theoretical understanding have been put forward by the mystical sects that use music as the most important element of their rituals and the composers who grew up in that neighborhood.
Especially since the 17th century, Ottoman dervish lodges have been the center of culture and art for Turkish civilization and social life as a public school, a training center. In these places, morality, etiquette and mysticism education was given open to the benefit of everyone within their own borders, and besides arts such as literature and calligraphy, especially music was taught.
In addition, the performances performed with instruments during Sufi rituals in these places led to the formation of Tekke Music. The presentation of the most beautiful examples of Turkish Music by composers and performers who grew up in the lodges in Istanbul or were influenced by the musical environment there, is very important in terms of identifying and examining the forms performed in the lodges and introducing them to our music culture.
In the 20th century, with the traditional method of Turkish Music, meşk, which was widely used in education and transfer, the musical culture of dervish lodges, whose institutional activities were terminated due to historical, social and political reasons, and revealing rare examples will expand the boundaries of our musical culture. In this study, the lyrics and composition of a rare example of the composed evrâd form, which is not included among the forms of tekke music in today's sources, will be determined, although it has applications in the Turkish Music tradition.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Müzik Antropolojisi, Dini Musiki |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 8 Sayı: 2 |