Fransa'nın, daha XVI. yüzyıldan itibaren Osmanlı İmparatorluğu’yla yakın temas kurduğu ve bunu daha sonraki yüzyıllarda da devam ettirdiği bilinen bir husustur. İki devlet arasındaki bu ilk münasebetler daha çok siyasî bir avantaj sağlama arzusundan doğmuştur. Zira o sırada Fransa’nın doğusunda, Osmanlı devletinin batısında ve her ikisinin rakibi veya düşmanı olan Alman İmparatorluğu (Hasburg Hanedanı] bulunuyordu. Hasburg hanedanına, karşı bir müttefik, bir destek arama ihtiyacı iki devleti birbirine yakınlaştırmıştı. Bu siyasî yakınlık daha sonraki yüzyıllarda Fransa’ya verilen dinî İmtiyazlar (şarktaki hristiyanları himaye] ve ticari haklarla da takviye edilerek üç boyutlu hale getirilmişti. XVII. yüzyıldan itibaren iki devlet arasındaki mevcut ilişkilerin şekli ve muhtevasının değişmeye başladığına şahit oluyoruz. Bunun sebebi, sanayi inkılâbı ve koloniyalizm sayesinde Fransa’nın güçlenmesi, buna karşılık Osmanlı devletinin ise gittikçe zayıflamasıydı. Bu zaafına rağmen, Osmanlı İmparatorluğu,- işgal ettiği topraklar, sahip olduğu nufusla dünya ticaretinde önemli ve anahtar bir mevkiye malikti. Halâ Asya’yı, A fr ika’ya- Avrupa'ya bağlayan ticaret merkezleri ve yolları onun toprakları üzerinden geçiyordu.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Eğitim Üzerine Çalışmalar |
Bölüm | İçindekiler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Kasım 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1991 Cilt: 6 Sayı: 1 |