Bir haber parçasından söz edildiğinde ortaya çıkan ilk gerçek 'aktarıcı' (aracı) nın varlığıdır; anlatıcının sesi hemen duyulur. Anlatıyı diğer güzel sanat formlarından ayıran temel karakteristik de budur. Roman ve hikaye gibi 'kurmaca anlatı' genel başlığı altında toplayabileceğimiz türden eserler, 'anlatmaya dayalı, olarak karşımıza gelirler. Bir romanda okuduğumuz her şey sadece anlatma yoluyla aktarılabilir. Kurgu anlatılarda bize olan şey anlatılır; bu bağlamda yazar aksettirdiği sahneyi ne kadar dramatik yapmaya çalışırsa çalışsın, bir film ya da oyundaki kadar dramatik bir görüntü oluşturamayacaktır. Dramatik metnin alıcısı durumundaki izleyici doğrudan karakterle yüzyüze gelirken, kurgu anlatılarda anlatanın dolayına dayanır bu durum.
Roman ya da hikaye yazımını film yapımı ile mukayese edebiliriz. Bir izleyici filmi izlediğinde objeleri , olan şeyi gerçekte olduğu gibi görür..Buradaki aktarım.dolaysızdır. Yani alıcı ve gönderici arasında herhangi bir vasıta söz konusu değildir. 'Dramatik metinde iletişim dolayıma dayanmaz. Fakat dikkat edilmesi gereken nokta sinemada bizim nasıl görmemeze karar veren bir figür vardır: yönetmen. Kameranın durumu, nasıl yerleştirilmesi gerektiği vb. aksettiril işten önceki safhalardır. Bir filmdeki herhangi bir sahne değişik yollarla aksettirilebilir ve bunların her biri seyirci üzerinde değişik etkiler uyandırır. İki karakter arasındaki basit bir konuşma sahnesinde bile, seyircinin her bir karaktere yaklaşımı farklı kamera açıları sayesinde etki altına alınabilir. 'Sinema ve televizyondaki eylemin geçtiği yer, gerçekteki ortamın resimle saptanması olması nedeniyle, yansıtılan insan ya da doğal çevre, aynı uzamsal ortam içinde, yönetmen ve kameramanın arzusu doğrultusunda izleyiciyisürükleyecek biçimde genişleyebilmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Eğitim Üzerine Çalışmalar |
Bölüm | İçindekiler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Nisan 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1993 Cilt: 8 Sayı: 1 |