Osmanlı Devleti'nin büyük fetihler neticesinde Anadolu'nun doğu tarafları ile Suriye ve Irak'ın kuzey bölgelerine hakim olmasıyla birlikte konar-göçer aşiretlerin sebep oldukları asayiş bozucu hareketlerle uğraşmak mecburiyetinde kaldığı bilinmektedir. XVII. yüzyıldan itibaren Anadolu ve Suriye bölgesinde teşebbüs edilen iskân faaliyetleri ile bu aşiretlerin zararlarını asgarîye indirme düşüncesinin yanısıra, çok sayıda nüfusu barındıran konar-göçerlerden asker ve vergi alınması konusunda da yararlanılmak üzere, onların boş alanlara iskânı sık' sık gündeme gelmişti. Muhtelif dönemlerde konu üzerinde hassasiyetle duran hükümet yetkilileri çıkardıkları emir ve kararnamelerle meseleyi çözme yoluna gitmişler, zaman zaman başarılar da elde etmişlerdi. Ancak XVIII. yüzyılda da bir kısım aşiretlerin iskân edilmelerine rağmen bu konudaki problemler Tanzimat Döneminde de varlığını sürdürmüş ve daha Gülhane Hatt-ı Hümayunu'nun ilan edildiği günlerden itibaren hükümet konu üzerinde durmak ve tedbirler almak, buna paralel olarak da aşiretlerin iskânı meselesini yeniden gündeme getirmek zorunda kalmıştı. Bununla birlikte Tanzimat yıllarında teşebbüs edilen yeniden yapılanmanın getirdiği güçlükler dolayısıyla hemen sonuç alınması mümkün olamamıştı.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Eğitim Üzerine Çalışmalar |
Bölüm | İçindekiler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Nisan 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1993 Cilt: 8 Sayı: 1 |