The Qur’an has been the basic source for the grammar of Arabic language as well as for other Islamic sciences. Thus, the studies in these fields came into being and developed through the Qur’an. The purposes of this study are to investigate the scholars who studied and published in the field of the Qur’anic philology during the first three centuries in AD, to form their works into some special subjects, to indicate the scholars who studied in these fields and their work which are present right now, and to help others to make researches in this field. The study concluded that each one of these branches focused on a particular aspect of the Qur’an. It was understood from this study that first Garîb al-Qur’an which concerned the Arabic language and the different styles in this language, then, Maanî al-Qur’an which was related to grammar and the topics of the Garîb al-Qur’an, and lastly I’râb al-Qur’an which dealt with the topics of the Garîb al-Qur’an, grammar and inflection were written. It is hoped that this study will be useful not only for the philologists, but also for the commentators on the Qur’an.
Kur’ân-ı Kerîm, birçok dînî ilmin ilk kaynağı ve temel hareket noktası olduğu gibi, Arap dili gramerinin de ilk kaynağı olmuş, bu sahadaki çalışmalar da Kur’ân’a bağlı olarak ortaya çıkmış ve gelişmiştir. Bu düşünceden hareketle biz de hicrî ilk üç asır ilim adamlarının Kur’ân filolojisi sahasında yaptıkları çalışmaları belli bölümler altında toplamayı amaçladık. Hem bu alanda eser veren ilim adamlarını tespit etmeye hem de günümüze ulaşan eserlere dayanarak bu ilimlerle ilgili genel bilgiler sunmaya çalıştık. Günümüze ulaşan eserlere de işaret ederek araştırmacılara yardımcı olmak istedik. Araştırmamızda, bu ilim dallarından her birinin Kur’ân’ın ayrı bir yönüne ağırlık verdiklerini gördük. Bunlardan, ilk önce Garîbü’l-Kur’ânlar telif edilmeye başlanmıştır. Bunlarda göze çarpan en önemli husus, luğat ve üslup farklılıklarına ağırlık vermeleridir. Bu eserlerde nahiv ve irab, bazılarında çok az, bazılarında da hiç yoktur. İkinci olarak da Meânî’l-Kur’ânlar telif edilmeye başlanmıştır. Nahiv ve irab ağırlıklı olan bu eserlerde Garîbü’l-Kur’ânlardaki luğat ve üslup farklılıkları da mevcuttur. İ’râbu’l-Kur’ânlar ise garib kelimelerin izahına da yer vermekle birlikte daha çok nahiv ve irab ağırlıklı eserlerdir. Bu çalışmanın dilbilimciler kadar Kur’ân ilimleriyle meşgul olan araştırmacılara da faydalı olacağı ümidindeyiz.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Nisan 2001 |
Gönderilme Tarihi | 2 Kasım 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2001 Cilt: 12 Sayı: 12-13 |