Yeni kurulan
Türkiye Cumhuriyet’nin karşılaştığı zorluklar içinde ilk öncelik eğitim
sistemini düzeltmek olmuştur. Dünyadan kayıtsız yaşanamayacağını, modern ve
çağdaş yaşamın bilim ve tekniği almayı gerektirdiğini belirten Atatürk, sadece
çocukların değil, aynı zamanda ana babaların da eğitilmesi gerektiğini
savunmuştur. Özellikle II. Mesrutiyet döneminde eğitimde çadaşlaşma adına çok
şey yapılmış olmasına rağmen yeni kurulan cumhuriyetin ilk yıllarında, halkın
büyük bir kısmı okuma-yazma bilmiyor, çağdaş bir eğitim sisteminden uzak bir
eğitim alıyordu. 1924 yılında kabul edilen “Tevhid’i Tedrisat’la” eğitimde
birlik sağlanmış, yeni eğitim sisteminin nasıl yönlendirileceği kanunlarının
görüşülmesi amacıyla “Heyet-i İlmiye” toplantıları yapılmıştır. 1924 Yılında
Türkiye’ye davet edilmiş olan John Dewey, yapmış olduğu gözlem ve tetkiklere
göre Türk Eğitimi Hakkında bir rapor hazırlamış, raporun dikkate alınmasıyla
1926’da dersler arasındaki ilişkilere önem verilmiş, bazı dersler “Hayat
Bilgisi” adı altında birleştirilmiş ve eğitimin temelini oluşturan ders olarak
kabul edilmiştir. 1936 yılında yeni yapılan program değişiklikleri ile
öğrenciler ezbercilikten kurtarılmaya çalışılmış, daha çok deney gözlem ve
incelemeye yönlendirilmiştir. İlköğretim müfettişi Hilmi Tuncer, 1936-1937 ders
yılından itibaren yürürlüğe giren ilkokul programının Antalya’ da nasıl tatbik
edildiğini ve bu tatbikattan elde edilen sonuçları dersler bazında en ince
ayrıntılarına kadar ele almış, Türk Akdeniz Dergisince de yayınlanmıştır.
Programın tatbikinde çoğu derste sorun yaşanmadığı halde, Aile Bilgisi dersinde
bayan öğretmen eksikliğinden dolayı sıkıntılar yaşandığı, köy okullarındaki
tatbikatın il merkez okulları derecesinde olmadığı, genel itibariyle başarılı
sonuçlar alındığı görülmüştür.
The newly
established Turkish Republic’s first priority in the difficulties encountered
has been to improve the education system. Stating that modern and contemporary
life requires taking science and technique, Atatürk argued that not only
children, but also parents should be educated. In the first years of the newly
established republic, a large part of the people did not know how to read and
write, they were receiving a far from modern education system. In 1924,
“Tevhid-i Tedrisat” law was adopted and unity was provided in education and
“Heyet-i ilmiye” meetings were held in order to guide the new education system.
In 1924 John Dewey, who had been invited to Turkey, according to the
observations made by the investigation and prepared a report on the Turkish
Education, after considering the report, relations between the lessons were
given importance in 1926 and some of the courses were combined under the name
of “Hayat Bilgisi” and it was accepted as the basis of education. In 1936, with
the new program changes, the students were tried to be saved from memorization,
and mostly experiment was directed to observation and examination. Hilmi
Tuncer, an inspector of primary education, studied how the primary school
program, which was put into effect since the 1936-1937 school year, was applied
in Antalya and the results obtained from this practice were examined in detail on
the basis of the lessons and published in the Türk Akdeniz Journal. Although
there were no problems in the application of the program, it was observed that
there were problems in the Family Information course due to the lack of female
teachers, the exercises in the village schools were not in the level of
provincial center schools, and generally, successful results were obtained.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2018 |
Kabul Tarihi | 3 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 9 Sayı: 16 |