19. yüzyıl ve 20. yüzyıl Osmanlı Devleti’nin
değişime açık olduğu bir dönemdir. Zikredilen dönemlerde hükümet, devlet
idaresinin yanında, sivil ve askeri okulları, ticaret odaları gibi sivil
organizasyonları, tarikatları ve nihayet hâlâ dini eğitimin en iyi temsilcileri
olan medreseleri kontrolü altına alıp; kendi zihniyeti ve ideolojisi
doğrultusunda şekillendirmek sureti ile gücünü büyük bir oranda arttırmak
istiyordu. Fakat hükümetin gerçekleştirmek istediği bu reformlar; savaş, siyasi
istikrarsızlık ve ekonomik dalgalanmalar nedeniyle büyük ölçüde altyapıdan
yoksundu ve durum genel olarak stabil değildi. 19. ve 20. yüzyılda, Osmanlı
devlet yapısı içerisinde hemen her gün yeni kanunlar çıkıyor, birine alışmadan
öteki devreye sokuluyordu. Bir yıldan fazla görevde kalan eğitim bakanı
neredeyse yok gibiydi. Bu durum bile, dönemin ne kadar çalkantılı, dalgalı ve
istikrarsız olduğunu göstermesi açışından oldukça çarpıcıdır. Sistem değişince
kurumların değişmesi de kaçınılmazdı. Batı’da modernleşme, radikal sistem
değişiklikleri olmadan gerçekleştiği için eski sistemin kurumları kolaylıkla
ıslah edilebilmiştir. Osmanlı’nın ise
modernleşmesi geleneğe karşı başlamıştır. Bu durum Osmanlı topraklarını
misyoner eğitimcilerin faaliyetlerini kolayca gerçekleştirebilecekleri bir alan
haline getirmiştir. Bunlardan birisi de Wilson Amos Farnsworth olmuştur.
Farnsworth, Osmanlı Devleti’nin bu durumunu fırsata çevirerek, Amerikan Board
Teşkilatı aracılığı ile dünyanın bir ucundan diğer ucu olan Kapadokya bölgesine
misyonerlik faaliyetlerini gerçekleştirmek adına gelmiştir. Bu çalışma, 19.
yüzyıl döneminde eğitim anlamında oluşan boşlukların yabancı misyonerler
tarafından nasıl doldurulmaya çalışıldığına dair bir tablo çizecektir.
19th century and 20th century is a period when the
Ottoman state was open to change. In the mentioned periods, the government
wanted to increase the power of the state by the state administration as well
as the civil organizations such as civilian and military schools, chambers of
commerce, sects, and finally by taking control of madrasahs, which are the best
representatives of religious education, and by shaping them in line with their
own mentality and ideology. However, these reforms, which the government wanted
to carry out, lacked much infrastructure due to war, political instability and
economic fluctuations, and the situation was not stable. In the 19th and 20th
centuries, almost every day, new laws emerged within the Ottoman state
structure, and one was engaged in the other without getting used to. The
minister of education, who spent more than a year in office, seemed almost
absent. Even this situation is quite striking to show how volatile, fluctuating
and unstable the period is. When the system changed, it was inevitable for the
institutions to change. In the West, because the modernization took place
without radical system changes, the institutions of the old system could easily
be reformed. Ottoman modernization began against tradition. This situation has
made the Ottoman lands an area where missionary educators can easily carry out
their activities. One of them was Wilson Amos Farnsworth. Farnsworth turned
this chance into an opportunity by the American Board to carry out its
activities from one end of the world to the other end of the Cappadocia region.
This study will focus on of how the gaps in the educational sense of the period
are tried to be filled by foreign missionaries.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Eğitim Üzerine Çalışmalar |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2019 |
Kabul Tarihi | 11 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 11 Sayı: 18 |