The three most important names in the contemporary debate on the animal's moral status are Peter Singer, Tom Regan and Gary L. Francione. While Singer noted that the case for 'animal liberation' could be acquired 'through equal consideration of the interests of animals not to suffer', Regan suggested that 'being a subject of a life' should be taken into account in determining the boundaries of the moral community. Presenting one of the most radical examples of such ideas, Francione is the main representative of the ‘abolitionist’ approach claiming the only way to save animals is through the termination of their property status and the abandonment of all forms of animal use. Similar to the argument of Singer, Francione has stated that the ability to feel pleasure and pain is the sole criterion for moral status, and he thinks that animals have an inherent moral value parallel to the idea of Regan. However, noting that the mental development level should have no place in moral status assessments, Francione advocates a deontological position that includes unequivocal rejection of moral hierarchies. Thus, it is possible to state that Francione dissented from Singer and Regan at some points but adopted a more radical attitude. Moreover, according to Francione, the strategy conducted by the contemporary ‘animal rights movement’ is completely wrong because it is not based on the notion of 'rights' and is therefore reformist. According to him, the most appropriate strategy to adopt is to stay away from the reformist campaigns and decrease the demand for animal products through educational programs focusing on veganism.
Hayvanın ahlâkî statüsüne ilişkin çağdaş tartışmanın en önde gelen üç ismi Peter Singer, Tom Regan ve Gary L. Francione’dir. Singer ‘hayvan özgürleşmesi’ davasının ‘hayvanların acı çekmemekteki menfaatlerinin eşit biçimde gözetilmesi’ yoluyla kazanılabileceğini iddia ederken, Regan ahlâkî topluluğun sınırlarının belirlenmesinde ‘bir hayatın öznesi olma’ vasfının dikkate alınması gerektiğini ileri sürer. Bu tarz fikirlerin belki de en radikal örneklerinden birini sunan Francione ise hayvanların yegâne kurtuluş yolunun onların mülk statülerinin sona erdirilmesinden ve her türlü hayvan kullanımının terk edilmesinden geçtiğini iddia eden ‘abolisyonist’ yaklaşımın başlıca temsilcisidir. Francione bir yandan Singer gibi hazzı ve acıyı hissetme kabiliyetinin ahlâkî statü için gerekli yegâne kriter olduğunu ileri sürerken, diğer yandan da Regan gibi, hayvanların içkin bir ahlâkî değer taşıdıkları fikrine sahiptir. Ancak zihnî gelişmişlik düzeyinin ahlâkî statü değerlendirmelerinde hiçbir yerinin olmaması gerektiğini söyleyen Francione, ahlâkî hiyerarşilerin tümden reddini içeren deontolojik bir pozisyonun savunuculuğunu yapar. Dolayısıyla Francione’nin bazı açılardan Singer ve Regan’dan ayrıldığını ve onlardan daha radikal bir tavır aldığını söylemek mümkündür. Dahası Francione’ye göre çağdaş ‘hayvan hakları hareketi’nin yürüttüğü strateji, ‘haklar’ nosyonunu temel almaması ve dolayısıyla reformcu olması sebebiyle külliyen yanlıştır. Ona göre izlenmesi gereken en uygun strateji, reformcu kampanyalardan uzak durmak ve veganizmi merkezine alan eğitim programları aracılığıyla hayvan ürünlerine olan talebi azaltmaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2020 |
Kabul Tarihi | 30 Nisan 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 15 Sayı: 25 |