Sayın Editör,
Yoğun bakım ünitesinde
yatan hastaların klinik örneklerinden izole edilen Candida türlerinin dağılımı ve antifungal duyarlılıklarını belirlemeyi
amaçladıkları Altın ve arkadaşlarının yakın zamanda yayınlanmış olan makalesini
büyük bir ilgi ile okuduk. Bu çalışmada yoğun bakım ünitesinde yatan hastalarda
Candida türlerinin sıklığının ve antifungal
duyarlılıklarının saptanması hem antifungal tedavinin planlanması hem de etkene
spesifik antifungal tedavinin belirlenmesi açısından gerekli olduğu sonucuna varmışlardır.
Ancak, bu çalışma
hakkında vurgulanması gereken bazı önemli noktalar olduğunu düşünüyoruz [1].
İlk olarak, mikroorganizma
dağılımlarının ve antifungal duyarlılıklarının araştırıldığı çalışmalarda izole
edilen suş sayısının yeterli olması, örnek dağılımlarının mümkün olduğu kadar homojen
olması araştırmanın sunduğu verilerin güvenilirliğini artıracaktır. Çalışmada örnek
sayıları retrospektif bir çalışmaya göre daha fazla olmalıydı. Ayrıca örnek büyüklüğünü
arttırmak suretiyle istatistikî anlamlılığı da artırmak mümkün olacaktır [2].
Yoğun bakım ünitelerindeki
enfeksiyonların %80’inden fazlasını ventilatör ilişkili pnömoni, kateterle ilişkili
kan dolaşımı enfeksiyonları ve üriner enfeksiyonlar oluşturmaktadır [3]. Bu çalışmada
idrar örnekleri tüm örneklerin yaklaşık %90’lık kısmını oluşturmaktadır. Bu durum
mikroorganizma dağılımlarını ve antibiyotik duyarlılıklarını etkileyebilir.
İkincisi, izole edilen
Candida türlerinin kontaminasyon veya
flora elemanları mı yoksa patojen etken mi olduğunun ve enfeksiyon ile ilişkisinin
belirlenmesi gereklidir. Ayrıca çalışmada idrar kültürlerinde Candida üreyen izolatların tamamında idrar
sondası mevcuttur.
Semptomatik üriner
sistem enfeksiyonu; idrar kültüründe Candida
türünün izole edilmesi, ateş >38°C, pollaküri, dizüri ve suprapubik hassasiyet
gibi semptom ve bulgulardan en az birinin mevcudiyeti olarak tanımlanır. Üriner
kateter kolonizasyonu; idrar kateteri olan hastanın, idrar kültüründe Candida türünün izole edilmesi ve yukarıdaki
semptom ve bulgulardan hiçbirinin olmaması üriner kateter kolonizasyonu olarak tanımlanır
[4].
Sonuç olarak, bu tür çalışmalarda örnek sayısının yeterli olması,
tüm klinik örnekleri kapsaması ve izole edilen mikroorganizmaların enfeksiyon etkeni
olup olmadığının saptanması sonuçların daha güvenilir olmasını sağlayacaktır.
Saygılarımızla.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Editöre mektup |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 |
e-ISSN: 2548-0251
The content of this site is intended for health care professionals. All the published articles are distributed under the terms of
Creative Commons Attribution Licence,
which permits unrestricted use, distribution, and reproduction in any medium, provided the original work is properly cited.