Humeyni’nin bu kitapta öne çıkan görüşü, İslam’da din ve devlet idaresinin ayrılmaması gerektiğinden hareketle İslam devleti kurmanın mümkün olduğudur. Zira kendi döneminden kimi din adamları, ona göre Pehlevi Hanedanlığı’nın uygulamalarından çekindiği için siyasal ve toplumsal olaylarda sessizliğini korumuş; ibadethanelerde yalnızca dua etmek ve fetva vermekle yetinmiştir. Fakat Humeyni, Hz. Muhammed’den yola çıkarak İslam’ın siyasi bir din olduğundan hareketle İslami usulde bir yönetimin gerekliliği üzerinde durur. Bu kitapta yer alan görüşleri; İslam’ın siyaseti ve yönetimi dışlamadığı, aksine uyumlu olduğu iddiasındadır ve bu doğrultuda İslam devletine giden program ve devletin temel esaslarını ortaya koymaya çalışmıştır. Velayet-i Fakih kavramı, 1979 Devrimi’nden sonra İran’ın anayasasına ve devlet organlarına temel oluşturan bir kavramdır. Humeyni’nin bu kitaptaki görüşleri, bu kavram çerçevesinde gaybette olan On İkinci İmam Mehdi dönene kadar, meşru olmayan gidişatı engellemek ve toplumsal istikrarı sağlamak için din adamlarının devlet yönetimini ele alması gerektiği üzerinedir.
Humeyni’nin bu kitapta öne çıkan görüşü, İslam’da din ve devlet idaresinin ayrılmaması gerektiğinden hareketle İslam devleti kurmanın mümkün olduğudur. Zira kendi döneminden kimi din adamları, ona göre Pehlevi Hanedanlığı’nın uygulamalarından çekindiği için siyasal ve toplumsal olaylarda sessizliğini korumuş; ibadethanelerde yalnızca dua etmek ve fetva vermekle yetinmiştir. Fakat Humeyni, Hz. Muhammed’den yola çıkarak İslam’ın siyasi bir din olduğundan hareketle İslami usulde bir yönetimin gerekliliği üzerinde durur. Bu kitapta yer alan görüşleri; İslam’ın siyaseti ve yönetimi dışlamadığı, aksine uyumlu olduğu iddiasındadır ve bu doğrultuda İslam devletine giden program ve devletin temel esaslarını ortaya koymaya çalışmıştır. Velayet-i Fakih kavramı, 1979 Devrimi’nden sonra İran’ın anayasasına ve devlet organlarına temel oluşturan bir kavramdır. Humeyni’nin bu kitaptaki görüşleri, bu kavram çerçevesinde gaybette olan On İkinci İmam Mehdi dönene kadar, meşru olmayan gidişatı engellemek ve toplumsal istikrarı sağlamak için din adamlarının devlet yönetimini ele alması gerektiği üzerinedir.
Humeyni’nin bu kitapta öne çıkan görüşü, İslam’da din ve devlet idaresinin ayrılmaması gerektiğinden hareketle İslam devleti kurmanın mümkün olduğudur. Zira kendi döneminden kimi din adamları, ona göre Pehlevi Hanedanlığı’nın uygulamalarından çekindiği için siyasal ve toplumsal olaylarda sessizliğini korumuş; ibadethanelerde yalnızca dua etmek ve fetva vermekle yetinmiştir. Fakat Humeyni, Hz. Muhammed’den yola çıkarak İslam’ın siyasi bir din olduğundan hareketle İslami usulde bir yönetimin gerekliliği üzerinde durur. Bu kitapta yer alan görüşleri; İslam’ın siyaseti ve yönetimi dışlamadığı, aksine uyumlu olduğu iddiasındadır ve bu doğrultuda İslam devletine giden program ve devletin temel esaslarını ortaya koymaya çalışmıştır. Velayet-i Fakih kavramı, 1979 Devrimi’nden sonra İran’ın anayasasına ve devlet organlarına temel oluşturan bir kavramdır. Humeyni’nin bu kitaptaki görüşleri, bu kavram çerçevesinde gaybette olan On İkinci İmam Mehdi dönene kadar, meşru olmayan gidişatı engellemek ve toplumsal istikrarı sağlamak için din adamlarının devlet yönetimini ele alması gerektiği üzerinedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ortadoğu Çalışmaları |
Bölüm | Kitap Değerlendirmesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 12 Temmuz 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 19 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 24 Nisan 2024 |
Kabul Tarihi | 29 Nisan 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 16 Sayı: 1 |
Dergimizde yayınlanan tüm eserler, Creative Commons Attribution 4.0 International License lisansı ile lisanslanmıştır.
Verilerin muhafazası ve restorasyonu amacıyla arşivleme sistemi olarak LOCKSS sistemi kullanılmaktadır. More...