In the early 19th century, great developments overshadowed the history and the future of Jerusalem in particular and Palestine in general. The most important of these events was the increase in foreign influence in Jerusalem and the great powers' efforts to find a foothold there. The rising European influence came after the French campaign against Egypt. This French campaign warned European countries about Jerusalem’s importance, and European countries began to compete to influence that city. These countries considered the denominations in Jerusalem as a means of achieving their goals, using each country as an excuse to protect the followers of a sect in Jerusalem by taking advantage of the weakness the Ottoman State experienced. One of the European rivalry results supporting the Christian denominations in Jerusalem was the escalation of the conflict between them, which later led one of these denominations to burn the Holy Sepulcher’s Church. This incident can be regarded as the beginning of a new era of conflict and competition between the European countries over the Ottoman State in general and Jerusalem in particular, hidden behind the Christian denominations in Jerusalem. The Ottoman Empire’s policy handled this incident by not taking any side directly. Instead, it limited itself to conducting investigations by reviewing and examining the documents owned by each denomination. The state resorted to forming many committees of Ottoman personalities as well as figures from the competing denominations. By relying on the initial documents drawn from the Ottoman Archives, this study aims to reach the truth of the burning of the Church of the Holy Sepulcher, the reasons that led to this fire, and an attempt to trace the conflicts that followed the fire and the Ottoman State’s policy in dealing with it.
KıyametKilisesi Katolikler Ortodoks Ermeniler Osmanlı İmparatorluğu
XIX yüzyılın başlarında, genel olarak Filistin'in ve özellikle Kudüs'ün tarihini ve geleceğini etkileyen büyük gelişmeler yaşanmıştır. Bu bağlamda, en önemli gelişme Kudüs'teki dış etkinin artması ve Kudüs civarında büyük güçlerin var olma çabaları olmuştur. Suriye, Lübnan ve Filistin'deki Avrupa nüfuzu, Mısır'ın Fransızlarca işgal edilmesinden sonra artmıştır. Fransızların doğu seferi, Avrupa ülkelerine Kudüs’ün önemini hatırlatmış, Avrupa ülkeleri Filistin'de söz sahibi olmak için rekabet etmeye başlamıştır. Avrupalılar, Osmanlı Devleti'nin yaşadığı zayıflıktan yararlanarak, Kudüs'teki Hristiyan mezheplerini himaye etme savını ileri sürmüşlerdir. Her bir devlet, Kudüs'teki bir cemaati korumak aracılığıyla bölgede siyasi hedeflere ulaşmayı amaçlamıştır. Avrupalıların rekabeti mezhepler arasında çatışmaları güçlendirmiş, gergin atmosfer, Kıyamet Kilisesi'nin yakılmasına yol açmıştır.
Bu olay, Avrupa ülkeleri arasında Kudüs'teki Hristiyan mezhepleri üzerinden genel olarak Osmanlı Devleti ve özelde Kudüs sathında yeni bir çatışma ve rekabet döneminin başlangıcı olarak kabul edilebilir. Osmanlı idaresi, geleneksel politikası bağlamında yangını tarafsız bir şekilde ele almaya çalışmıştır. Her bir mezhebin sahip olduğu belgeleri inceleyerek soruşturmalar yürütmüş, kilisenin onarım ve idare hakkının kime verileceğini komisyonlar aracılığıyla belirlemeye gayret etmiştir. Çalışmamızda, Osmanlı Arşivlerinden alınan ilk elden belgelere dayanılarak, Kıyamet Kilisesi'nde tanık olunan yangına ve hadisenin muhtemel ve kesin nedenlerine değinilmekte, kiliseye dair yaşanan çatışmalar detaylı bir şekilde okumak amaçlamaktadır.
Church of the Resurrection Catholics Orthodox Armenians the Ottoman Empire
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Nisan 2021 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ocak 2021 |
Kabul Tarihi | 12 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 12 |
İndeksler / Indexes
SCOPUS, TÜBİTAK/ULAKBİM TR DİZİN [SBVT]
INDEX COPERNİCUS [ICI], ISAM, SOBIAD, İdealOnline ve Scilit tarafından dizinlenmektedir.
Dergimizde yayımlanan makaleler, aksi belirtilmediği sürece, Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası (CC BY 4.0) ile lisanslanır. Dergiye yayımlanmak üzere metin yollayan tüm yazar ve çevirmenlerin, gönderdikleri metnin yegâne telif sahibi olmaları ya da gerekli izinleri almış olmaları beklenir. Dergiye metin yollayan yazar ve çevirmenler bu metinlerin CC BY 4.0 kapsamında lisanslanacağını, aksini sayı editörlerine en başında açıkça beyan etmedikleri müddetçe, peşinen kabul etmiş sayılırlar.