“Kadim dost” anlayışı çerçevesinde süren Osmanlı-Fransız münasebetleri yüzyıllarca savaş olmadan devam etmiştir. Oysa ki Fransa zaman zaman Osmanlı aleyhine gizli veya açık çeşitli tasarılar ve ittifaklar içerisine girmekten çekinmemiştir. Tanzimat’a kadar olan süreçte, ilki Girit Harbi, diğeri de Fransız İhtilâli sonrasında yapılan Mısır seferi olmak üzere her iki devleti savaşla karşı karşıya getiren ve kurulan siyasi dengeyi tehdit eden sadece bu iki mühim hadise dışında sıcak gerginlikler yaşanmamıştır. Kendi çıkarları söz konusu olduğunda her türlü diplomatik oyuna başvurmaktan asla çekinmeyen Fransızlar, bunun en bariz örneklerini uzun sürmesi hasebiyle Girit savaşları sırasında göstermişlerdir. Osmanlı yöneticileri Fransızlar tarafından ortaya konan bu tür ikili politik davranışların farkında olmakla birlikte, nasıl bu kadar değişken politika yapılabileceğini de şaşkınlıkla karşılamışlardır. Çünkü Osmanlı siyasetinde Fransız dostluğu, tarihsel ve siyasal bir zorunluluk kadar, değerli bir gelenek olarak da görülmüştür. Kadim dost Fransa’nın Mısır’a saldırmasıyla Osmanlı devlet adamları sonsuza dek dostluklar ve düşmanlıklar olmayacağını anlamışlar ve bu saldırı karşısında ilk kez Rusya ile ittifak yapmışlardır. Sonuçta diğer büyük devletlerle aynı anlayışta değerlendirilmiş olan Fransa, Bâb-ı Ali nezdinde Osmanlı Devleti’nin bütünlüğüne göz diken ve kendi payına ne düşerse almak için uğraşan devletlerdendir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 2007 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2007 Sayı: 22 |