Öz
Öz
Gerileme paradigması çerçevesinde Osmanlı sanayileşmesi, özellikle 19. yüzyıl söz konusu ise, en çok tartışılan konulardan biri olmuştur. Avrupalı devletlerin iktisadî ve ardından askerî alanda Avrupa-dışı milletler üzerinde tahakküm kurabilmiş olmaları temelde sanayileşmedeki ilerlemelerine dayandırılırken, Osmanlı’nın mezkûr iki alanda da başarısız olduğu ve bu nedenle gerilediği öne sürülmüştür. Hâlbuki Osmanlıların çoğu durumda ve dönemde içinde bulundukları siyasî ve iktisadî koşullara göre kendilerini konumlandırabilen esnek bir yapıda oldukları görülmektedir. Gerek 18. gerekse 19. yüzyılda gerçekleştirilen sanayileşme girişimleri bu esnekliğin en önemli tezahürlerinden bazılarını ihtiva etmektedir.
Osmanlı sanayileşme sürecinde en önemli ve uzun soluklu girişimlerden biri olan Feshane-i Amire’nin kuruluşu, Osmanlıların içinde bulundukları koşullara uyum sağlama becerilerini göstermesi bakımından benzersiz bir örnektir. Özellikle Fransız ve Tunuslu tüccarların 18. yüzyılda Akdeniz’de başlattığı fes ticaretinde üstünlük sağlama rekabeti, II. Mahmud’un fes reformu sonrasında Osmanlıların da katılacağı kapsamlı bir uluslararası rekabetin kapılarını açmıştır. Bu çalışmada, askerî sınıfın yanı sıra halkın da kullandığı ve iktisadî, askerî hatta siyasî bir mesele haline gelen fesleri uluslararası rekabet temelinde ithal ikameci bir anlayışla üretme girişimleri, Feshane-i Amire’nin kuruluş süreci ve fabrikayı geliştirmek için uygulanan ithal ikameci-rekabetçi politikalar ele alınacaktır. Daha kaliteli fesler üretebilmek için hammadde iyileştirmesi, askeriyeye ithal fes kullanma yasağı, tüketicileri cezbetmek için reklamlar, taksitli satış uygulamaları, dükkânların yaygınlaştırılması, üretimi mükemmelleştirmek için ise makineleşme ve buhar makinelerinin kullanımı gibi pek çok politika başarı ile uygulanmış, bu sayede Feshane-i Amire ithal feslere karşı ticari rekabet üstünlüğü elde edebilmiştir.
Abstract
Ottoman industrialization within the framework of the decline paradigm, especially in the 19th century, has been one of the most debated issues. While the fact that European states were able to dominate non-European nations in the economic and then military fields is mainly based on their progress in industrialization, it has been argued that the Ottoman Empire failed in both fields and therefore declined. However, it is seen that the Ottomans were in a flexible structure that could position themselves according to political and economic conditions in most situations and periods. The industrialization initiatives carried out in both the 18th and 19th centuries contain some of the most important manifestations of this flexibility.
The establishment of the Imperial Fez Factory, one of the most important and long-term initiatives in the Ottoman industrialization process, is a unique example in terms of demonstrating the ability of the Ottomans to adapt to the conditions they were in. The competition to gain dominance in the fez trade, which especially the French and Tunisian merchants started in the Mediterranean in the 18th century, opened the doors of a comprehensive international competition in which the Ottomans would also participate after the fez reform of Mahmud II. In this study, the attempts to produce fezzes, which are used by the public as well as the askerî (ruling) class and which has become an economic, military and even political issue, on the basis of international competition with an import substitution approach, the establishment process of the Fez Factory and the import substitution-competitive policies applied to development of the factory will be examined. Many policies such as raw material improvement in order to produce higher quality fezzes, prohibition of using imported fezzes for the military, advertisements to attract consumers, sales in installments, expansion of shops, and the use of mechanization and steam machines to perfect production have been successfully implemented. In this way, Feshane was able to gain a commercial competitive advantage over imported fezzes.