Öz
Metastatik tümörler maksillofasiyal bölgede nadir görülmekte, genellikle geç evrede, yaygın bir hastalığın göstergesi olarak ortaya çıkmakta ve prognozu kötü olmaktadır. Bu çalışmanın amacı maksillofasiyal bölgedeki metastatik tümör vakalarıyla ilgili güncel literatürü değerlendirerek, vakaların klinik ve radyolojik özelliklerini bildirmektir.
Gereç ve Yöntem: Pubmed veri tabanında, son 5 yıl içerisinde vaka raporu olarak yayınlanmış maksillofasiyal bölge metastatik tümörleri tarandı. Hastaların yaş ve cinsiyet bilgileri, primer ve metastatik tümörün histolojik tanısı, bulunduğu bölge, klinik ve radyolojik bulguları, tedavi ve prognozu analiz edildi.
Bulgular: Literatürün incelenmesi sonucunda, 1469 makale bulundu. Başlık ve özetleri incelendi ve maksillofasiyal bölgede metastaz bulunan 131 vaka raporu belirlendi. Yetersiz hasta ve metastaz bilgisi bulunan makaleler inceleme dışı bırakılarak, değerlendirmeye uygun olan 89 vaka raporunda 91 hastanın (58 erkek, 33 kadın) bilgileri incelendi. Primer tümör bölgeleri erkeklerde en sık böbrek (% 27,6), kadınlarda meme (% 27,3) olarak tespit edildi. Mandibular kemik (% 28,6) ve gingiva (% 26,4) maksillofasiyal metastazın en sık görüldüğü bölgelerdi. En sık gözlenen klinik bulgu ve belirti şişlik (% 54,9) ve ağrı (% 31,9) olarak belirlendi. Olguların % 35,2’sinde maksillofasiyal bölgedeki tümörün primer tümörden önce teşhis edildiği belirlendi.
Sonuç: Literatür incelemesi sonucunda, birçok vaka raporunda, hasta ve klinik bilgilerinin tümünün belirtilmediği gözlendi. Farklı bölgedeki maligniteler, maksillofasiyal metastaz yapabilir. Metastatik tümörlerde patognomonik bulgu ve belirtilerin olmaması nedeniyle ayırıcı tanıda detaylı bir klinik, radyolojik ve histopatolojik inceleme gerekmektedir. Klinisyenler, maksillofasiyal bölgede yeni teşhis edilen bir malignitenin uzak bölgelerden metastaz olabileceğini ve primer tümörden önce bulgu ve belirti verebileceğini göz önünde bulundurmalıdır.