İnsan haklarına saygı, özgürlük, demokrasi ve hukukun
üstünlüğü gibi Avrupa Birliği (AB)’nin temel değerleri, düzensiz göçmenlerce, daha
iyi bir hayata sahip olacaklarına dair birer güvence olarak algılanmaktadır. Bu
nedenle ülkelerindeki istikrarsızlık, işsizlik, doğal afetler, ekonomik çöküşler
gibi sebeplerle göç etme kararı alan kişiler için en önemli hedef noktası
Avrupa Birliği ülkeleridir. AB’nin uyguladığı güvenlik odaklı göç
politikalarının sonucunda ise, söz konusu düzensiz göçmenler ya denizde can
kayıplarına konu; ya da göçmen kaçakçılarının ve insan ticareti çetelerinin
kurbanı olmaktadır. Bu durum, AB’nin Schengen Anlaşmasıyla iç sınırları ortadan
kalkan ancak dış duvarları yükseltilen bir kale olarak algılanmasına neden
olmuştur. AB, tüm eleştirilere rağmen, düzensiz göçle mücadelesinde kullandığı,
sınır güvenliğini artırmak, göçmenlerin geri dönüşünü teşvik eden politikalar üretmek
ve Türkiye gibi önemli kaynak ve transit ülkelerle geri kabul anlaşmaları
imzalamak şeklindeki yöntemlerle Kale Avrupası yaklaşımını sürdürmeyi tercih
etmiştir. Buna ek olarak AB, Temmuz- Aralık 2018 dönemindeki, düzensiz göçle
ilgili katı tutumuyla bilinen Avusturya’nın dönem başkanlığında aldığı
önlemleri daha da artırmayı ve sıkılaştırmayı hedeflemiştir. Bu çalışma, öncelikle
düzensiz göç kavramını ele almakta, sonrasında ise AB’nin göç politikalarındaki
kale Avrupa yaklaşımını irdelemektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Eylül 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 15 Sayı: 2 |