Amaç:
Hemifasiyal spazm (HFS), fasiyal sinir innervasyonlu kaslarda, genellikle tek taraflı, istemsiz, aritmik, ağrısız, tonik veya klonik intermittant spazmların olduğu ve hastanın günlük yaşamını olumsuz olarak etkileyen nondistonik hiperkinetik bir hareket bozukluğudur. Genellikle periorbital bölgeden başlar ve yavaş yavaş yüzün alt kısmına yayılır. HFS, etyopatogeneze göre primer ve sekonder olarak ikiye ayrılır. Primer HFS, fasiyal sinirin beyinsapından sinir kök çıkış bölgesinde nörovasküler kompresyonu olarak tanımlanırken, sekonder HFS ise iç işitsel kanaldan stylomastoid foramene kadar olan seyri boyunca fasiyal sinir hasarına bağlıdır.
Bu çalışmada HFS tanısı konan olgularda kranial magnetik rezonans görüntüleme (MRG) bulgularının değerlendirilmesi amaçlandı.
Metod:
Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniği Hareket Bozuklukları Polikliniğinde klinik öykü ve fizik muayene bulgularına göre HFS tanısı alan ve botulinum toksin tedavisi uygulanan 52 hasta geriye dönük olarak incelendi. Hastaların demografik verileri değerlendirildi ve 1.5-tesla kranial MRG görüntülerinden T1 ve T2 ağırlıklı aksiyal, T2 ağırlıklı koronal ve sagital kesitler incelendi.
Bulgular:
Çalışmaya dahil edilen 52 hastanın 36 (%69,2)’sı kadın ve 16 (%30,8)’sı erkek idi. Hastaların yaş ortalaması 59,5±1,07 idi. Hastalık süresi ortalama 5 yıl (min:1 max:35yıl) idi. Hastaların %52.9’inde semptomlar sol tarafta lokalize idi. Hastaların yarısının (%50, n:26) hipertansiyonu (HT) vardı.
Konvansiyonel MRG bulguları incelendiğinde; hastaların 28 (%53,8)’sinde MRG normal iken, 20 (%38,5)’sinde perivenriküler ak madde hiperintensileri, 1(%1,9)’inde periventriküler ak madde hiperintensilerine eşlik eden serebral atrofi , 1(%1,9)’inde ensefalomalazik alan, 2 (%3,8)’sinde dolikoektazik baziler arter trasesi saptandı. Hastaların 29’unun MR anjiosu vardı ve MRG’ de tespit edilenlerle birlikte toplam 4 hastada baziler arterde dolikoektazik genişleme saptandı.
Sonuç:
Retrospektif olarak yaptığımız bu çalışmada rutin konvansiyonel MRG teknikleri kullanıldığı ve tüm hastalarda MRA görüntülemeleri olmadığı için nörovasküler anatomiyi yeterli vizualize edememiş olabiliriz.
Daha ileri nörogörüntüleme yöntemleri kullanılarak daha fazla sayıda hastayı içeren prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır
destekleyen bir kkurum ya da kuruluş yoktur
makaleye ilginizden dolayı teşekkür ederiz, en kısa sürede geri dönüşünüzü beklemekteyiz. iyi günler
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Nöroloji ve Nöromüsküler Hastalıklar |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 18 Eylül 2020 |
Gönderilme Tarihi | 11 Şubat 2020 |
Kabul Tarihi | 22 Mayıs 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |