Naslar sınırlı, buna karşın hayatın olayları sınırsızdır. Sınırlı
sayıdaki naslarla değişen ve gelişen sınırsız olayların dini emir ve yasakların
öngördüğü biçimde tanzim edilmesi, reyle ictihadı gerekli kılmaktadır. Bu akli
faaliyet; bazen nasların lafızlarının anlaşılmasında ve lafızlardan yola
çıkarak çeşitli delalet yollarıyla nasların uygulama alanlarının
belirlenmesinde, bazen de naslar ve mefhumlarından hareketle kanun koyucunun
gayeleri doğrultusunda hüküm ve fetva verilmesinde gerçekleşir.
Reyle ictihad, kıyas, istihsan, ıstıslah vb. çeşitli
metotları içerir. Bu metotlardan istihsan, özellikle Hanefî düşüncesinde önemli
bir yer tutar. Ebû Hanîfe, devraldığı fıkıh mirasını geliştirip kavramlaştırırken
kıyası sıkça kullanmış, kıyas kullanımından kaynaklanan kusurları gidermek için
de istihsan metodunu devreye sokmuştur. O, bu metodu ustaca kullanma ve
muhtevasını belirleme bakımından istihsanın mimarı kabul edilir. Bu makalede
Ebû Hanîfe’nin fıkıhtaki metodu ve bu metot içerisinde istihsanın bulunduğu
konum ve işlevi hakkında bu kavramın fikri temelleri çerçevesinde ilgili
örneklerden faydalanarak bir değerlendirme yapmak istenmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 15 Ağustos 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 |