En erken dönemden itibaren Kur’ân ilimleri arasında yerini alan tefâdül olgusu, kaynağını başta Kur’ân’dan sonra da hadis merviyyâtından almaktadır. Hayrun min, faddalnâ, e’zam, ehsen, efdal gibi birtakım kullanımlardan kaynaklı bir terminoloji dili oluşmuştur. Bu olguyu tartışan âlimlerin başında Gazzâlî (öl. 505/1111) gelmektedir. Gözlemlediğimiz kadarıyla Gazzâlî’den sonra ulemâ arasında konuyu en sistematik ve kapsamlı işleyen ve bu konuyu tüm referanslarını sunduktan sonra kabul eden kişi İbn Teymiyye’dir (öl. 728/1328).
Bu çalışmada tarihsel-eleştirel yöntem, analitik yöntem ve karşılaştırma yöntemleri kullanılmıştır. Sonuç kısmında tefâdül olgusunu reddedenlerin ileri sürdüğü argümanların temelinde, bu olgunun kabul edilmesinin Kur’ân’ın parçacı bir şekilde okunmasına yol açabileceği ve olguyu kabul eden grupta Mutezile ekolünün bulunmasının bir sonucu olarak Kur’ân’ın mahlûk olduğu düşüncesine yol açabileceği endişesi bulunmaktadır. Bu argümanlar epistemik açıdan da doğru değildir, çünkü birtakım a priori bilgiler üzerinden hareket etmektedir. Ayrıca Kur’ân’da tefâdülün vuku bulduğu yaklaşımı; sevap ve mükâfat yaklaşım, makâsıdî/gaî yaklaşım ve son olarak retorik yaklaşım şeklinde sınıflandırmak mümkündür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tefsir |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 27 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 25 Ağustos 2024 |
Kabul Tarihi | 3 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 11 Sayı: 2 |