This article examines the transformation of the concept of family in the context of transhumanism through biotechnological developments and explores the moral dimensions of this transformation. Transhumanist projects such as artificial wombs (ectogenesis), induced pluripotent stem cell technology, designer babies, and cyborg visions lead to the blurring of gender roles and the invisibilization of essential notions such as motherhood. While presented under the discourse of individual freedom, these projects pose significant threats to the sustainability of social structures and the transmission of moral values. The study evaluates these developments from teleological, deontological, and virtue ethics perspectives, discussing the risks they entail for individual happiness, social stability, and moral responsibility. It concludes that transhumanism’s promises of freedom and progress weaken the function of the family institution and yield results contrary to human nature. Therefore, the preservation of the family is regarded as essential for the moral and social future of humanity. Furthermore, when combined with modern individualism, these technological orientations undermine fundamental virtues such as solidarity and self-sacrifice. Interventions that contradict human nature not only disrupt personal identity but also jeopardize the continuity of social order. Thus, the article argues for a renewed ethical evaluation of transhumanist approaches that threaten the future of the family institution.
12181
Bu makale, biyoteknolojik gelişmelerin transhümanizm bağlamında aile kavramında yol açtığı dönüşümü ve bu dönüşümün ahlâkî boyutlarını incelemektedir. Transhümanist projeler arasında yer alan yapay rahim (ektogenez), indüklenmiş pluripotent kök hücre teknolojisi, tasarım bebekler ve cyborg tahayyülleri, cinsiyet rollerinin ortadan kalkmasına ve annelik gibi temel kavramların görünmezleşmesine yol açmaktadır. Bireysel özgürlük söylemiyle sunulan bu projeler, toplumsal yapının sürdürülebilirliğini ve ahlâkî değerlerin aktarımını tehdit etmektedir. Çalışma, teleolojik, deontolojik ve erdem etiği perspektiflerinden konuyu ele almakta; bu projelerin bireysel mutluluk, toplumsal istikrar ve ahlâkî sorumluluklar açısından doğurduğu riskleri tartışmaktadır. Sonuç olarak, transhümanizmin özgürlük ve ilerleme vaatleri, aile kurumunun işlevini zayıflatmakta ve insan doğasına aykırı sonuçlar doğurmaktadır. Bu nedenle, aile yapısının korunması insanlığın ahlâkî ve toplumsal geleceği için zaruri görülmektedir. Ayrıca, modern bireycilik anlayışıyla birleşen bu teknolojik yönelimler, dayanışma ve fedakârlık gibi temel erdemlerin zayıflamasına yol açmaktadır. İnsanın fıtratına aykırı müdahaleler, yalnızca bireysel kimlikte değil, toplumsal düzenin sürekliliğinde de ciddi kırılmalar meydana getirmektedir. Bu bağlamda çalışma, aile kurumunun geleceğini tehdit eden transhümanist yaklaşımların etik açıdan yeniden değerlendirilmesi gerektiğini savunmaktadır.
Etik Beyan Gerekmemektedir.
12181
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Dini Araştırmalar (Diğer), İslam Araştırmaları (Diğer) |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Proje Numarası | 12181 |
| Yayımlanma Tarihi | 3 Aralık 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 30 Temmuz 2025 |
| Kabul Tarihi | 19 Ağustos 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 12 Sayı: 3 - Gelenek ve Aile |