İnsan, sanat ve estetik denildiğinde ilk akla gelen unsurlardan biri de, şüphesiz sahip oldukları türlü güzellikleriyle dünyanın süsü durumundaki çiçeklerdir. Birbirinden güzel renk, şekil ve kokularıyla sanatın her dalına malzeme olan çiçekler, elbette edebî eserlerde de söz konusu edilmiştir. Bu bağlamda, şiirlerinden iyi birer tabiat gözlemcisi oldukları anlaşılan Klâsik Türk şairleri de, eserlerinde çiçeklere geniş şekilde yer vermişlerdir. Bahsi geçen şiir geleneğine mensup şairler, edebî sanatlardan da yararlanarak, kendi görüş kabiliyetlerini sanatkâr kudretleriyle birleştirmiş ve şiirlerinde âdeta rengârenk birer çiçek bahçesi ortaya koymuşlardır.
Bildiride, XVI. asır Klâsik Türk şairlerinden olan Ahmed-i Rıdvân Divanı’nda yer alan “çiğdem” redifli kaside üzerinde durulacaktır. Kendi ifadelerinden anlaşıldığı üzere şair, aynı zamanda bir sancak beyi olup Hamid ve Teke sancaklarında görev yapmıştır. Dolayısıyla, Klâsik Türk Şiiri’nde az rastlanan bir çiçek durumundaki çiğdemin onun bir kasidesinde redif olarak kullanılması, Ahmed-i Rıdvân’ın bu şiirinde, vazifesi esnasında gördüğü ve endemik bir tür olan Antalya çiğdeminden söz ettiğini akla getirmektedir. Şairin, bahsi geçen kasidesinde çiğdemin bir çiçek olarak nasıl tasvir edildiği, konu olduğu çağrışımlar, tasavvur ve tahayyüller üzerinde durulacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 23 Mayıs 2021 |
Kabul Tarihi | 25 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |