Her ne kadar “sivil toplum” konusunda yüzlerce yayın
ve tartışmalar yapılmış, sadece bu bahse ayrılmış pek çok bilimsel konferans,
toplantı, seminer ve çalıştaylar düzenlenmiş olmasına rağmen henüz üzerinde tam
olarak fikir birliğine varılmış bir “sivil toplum” kavramına ulaşılamamıştır.
Sivil toplum devlet-toplum ayrışması içinde, toplumun
devletten ahlaki ve siyasi olarak daha güçlü ve daha belirleyici olduğunu
simgelediği sürece de, demokratikleşmenin ve demokratik toplum yönetiminin
tanımlayıcı temel referans-noktalarından biri olma işlevini üstlenmektedir.
Bununla birlikte sivil toplumu sadece demokratik toplum yönetimi temelinde
taşıdığı siyasi ve ahlaki değerlere gönderimle düşünmek, kavrama güçlü bir
değer yargısı da yüklemek sorunu da taşımaktadır.
Sivil toplumun günümüzdeki içeriğine kavuşmasında
diğer önemli bir süreci ise demokratik düşüncenin gelişimi oluşturmaktadır.
Sivil toplumun en önemli işlevi demokrasinin yerleşmesi, gelişmesi ve
konsolidasyonunda görülmektedir. Bugün Türkiye’de, STK’ların örgütsel yaşama
odaklanıp tüm dikkatlerini örgütsel ve finansal kapasite sorunlarını çözmeye
vermekte, ama ne yazık ki demokratikleşme süreçlerine katkı ve kamusal tartışma
alanını genişletme işlevlerini gerçekleştirmede sınırlı kalmaktadırlar.
Türkiye’de sivil toplumun bazı yapısal sorunlarının yanı sıra zihniyet
anlamında ve demokrasi kültürünün içselleştirilmesi anlamında da ciddi bariz
sıkıntılar söz konusudur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ekonomi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 13 Nisan 2018 |
Kabul Tarihi | 19 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 31 |