Ecosystem integrity in nature and continuity has left their place in urban spaces to structural solutions defined by point solutions. As a result of global climate change, the concept of "resilient city" will be more desirable for the whole world in the coming years. The scientific literature in recent years emphasizes that considering the size of the area in the open and green space system in cities will be insufficient in solving the problems in urban ecology. Therefore, to strengthen green infrastructure planning and ecosystem services in cities, it is necessary to increase and diversify functions in different land uses and forms. However, planning challenges in urban development require that the green infrastructure formation be supported by of biophilia.
The aim of this study is to reveal the green infrastructure and biophilic approaches in the formation of “biophilic city” characteristics in Singapore; to evaluate how architecture, urban planning and design and landscape architecture can be integrated in solving the problems of the city. In this research, understanding the experiences on examples that vary from building level to landscape and city level, from horizontal use to “vertical garden city” is valuable for our country and other cities of the world. The results of the research are important in terms of the importance and diversity of landscape architecture studies in urban spaces, evaluation of green infrastructure and biophilic landscape approaches in planning future cities, and identifying new visions for cities.
Urban green infrastructure biophilia biophilic landscape Singapore
Doğadaki ekosistem bütünlüğü ve işlevlerdeki süreklilik, kentsel mekanlarda yerini noktasal çözümlerle tanımlanan yapısal çözümlere bırakmıştır. Küresel iklim değişiminin plansız kentleşme üzerinde daha etkin sorunlar oluşturacağı ve bu yönde “dirençli kent” özleminin gelecek yıllarda dünya insanı ve özellikle ülkemizde daha arzulanabilir olacağı kaçınılmazdır. Son yıllardaki bilimsel literatür, kentlerdeki açık ve yeşil alan sisteminde sadece alan büyüklüğünün düşünülmesinin kentsel ekolojideki sorunların çözümünde yetersiz kalacağını vurgulamaktadır. Kentlerdeki yeşil altyapı uygulamaları, “yeşil mimari ve şehircilik” ilkeleri ile birlikte bütünleşik kentsel parçaların iki boyutludan (parklar ve bahçeler) üç boyutluya (yeşil çatılar ve yeşil duvarlar) yönelen somut örnekleri görülmektedir. Bu sayede kentlerdeki çok çeşitli alan kullanımlarını ve formlarını kucaklamak için doğrusal peyzajın (yeşil alan) yanında aynı arazi ve alanlardaki fonksiyonları çoğaltmak ve çeşitlendirmek ekosistem hizmetlerini güçlendirmede yeşil altyapı planlamaları için bir gereksinimdir. Ancak, kentsel gelişimdeki planlama zorlukları yeşil altyapı oluşumunun tasarım boyutunda “biyofilya (biophilia)” ile desteklenmesini koşullandırmaktadır.
Bu çalışmanın amacı, tropikal coğrafyada yer alan bir şehir devlet olan Singapur’da “biyofilik kent” karakteristiklerinin oluşmasındaki yeşil altyapı ve insanların doğal elemanlarla birlikte doğal ortamlarda olmalarını sağlayan biyofilik yaklaşımları ortaya koymak; mimari, kent planlama ve tasarım ile peyzaj mimarlığının kentin sorunlarını çözmede nasıl uyum sağlayabileceğini değerlendirmektir. Singapur örneğinde gerçekleştirilen bu araştırmada; yapı düzeyinden peyzaj ve kent düzeyine, yatay alan kullanımlarından “dikey bahçe kenti”ne yönelik değişim gösteren örnekler üzerindeki deneyimlerin anlaşılması ülkemiz ve dünyanın diğer kentleri için de değerlidir. Araştırmadan elde edilen sonuçlar, kentsel mekanlardaki peyzaj mimarlığı çalışmalarının önemini ve çeşitliğini arttırmada, geleceğin kentlerinin planlanmasında yeşil altyapı ve biyofilik peyzaj yaklaşımlarının değerlendirilmesinde ve kentler için yeni vizyonlar belirlemede önemli olacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ekoloji |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 2 Sayı: 1 |