Biyofilik tasarım, insanlar ve doğa arasındaki bağlantıları teşvik eden bir mimari yaklaşımdır. Bu yaklaşımın temel amacı, yapılı çevre ile doğa arasında köprü kurarak mekânların kalitesini ve kullanıcıların üretkenliğini artırmaktır. Bu çalışma, biyofilik tasarımın Linde'nin üniversite kampüs yerleşimi sınıflandırmalarına (yaygın, merkezi, moleküler, ızgara, haç biçimli ve doğrusal) göre kategorize edilen kampüslere entegre edilmesini incelemektedir. Bu bağlamda, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi'nin ana kampüsleri analiz için örneklem alanlar olarak seçilmiştir. Örneklem alanlarında nitel bir araştırma deseni olan gözleme dayalı William Browning ve arkadaşlarının on dört biyofilik tasarım ilkesine göre değerlendirilmiş ve karşılaştırılmıştır. Değerlendirme sonucunda kampüs binalarının pencere cam yüzey alanları, açık ve yarı açık alanların tasarımı, iç mekânlarda su ve bitki kullanımı ve su öğelerinin tasarıma entegrasyonu konularında eksiklikler tespit edilmiştir. Çalışma, bu eksikliklerin giderilmesi için üniversitelerin fiziksel çevre planlamalarında biyofilik tasarım ilkelerini uygulamaya öncelik vermelerini önermektedir. Ayrıca, bu tasarım ilkelerinin uygulanmasına yönelik çeşitli öneriler geliştirilmiştir. Bu önerilerin uygulanmasının, bireyler ve doğa arasında daha güçlü bağlar kurulmasını kolaylaştırması ve yapılı çevrelerde daha sürdürülebilir bir ilişkiyi teşvik etmesi beklenmektedir.
Biophilic design is an architectural approach that fosters connections between humans and nature. The primary objective of this approach is to bridge the gap between the built environment and nature, thereby enhancing the quality of spaces and increasing users' productivity. This study examines integrating biophilic design into campuses categorised according to Linde's university campus layout classifications (diffusive, central, molecular, gridiron, cross, and linear). In this context, the main campuses of Eskişehir Osmangazi University, Tokat Gaziosmanpaşa University, Anadolu University, Istanbul Technical University, Dokuz Eylul University, and Istanbul University were selected as sample areas for analysis. The sample areas were evaluated and compared according to William Browning et al.'s fourteen biophilic design principles based on observation, which is a qualitative research design. The evaluation revealed deficiencies in the window glazing areas of campus buildings, the design of open and semi-open spaces, the use of water and plants in interior spaces, and the integration of water elements into the design. To address these deficiencies, the study recommends that universities prioritise applying biophilic design principles in their physical environment planning. Additionally, various recommendations for implementing these design principles were developed. Implementing these recommendations is expected to facilitate stronger connections between individuals and nature, promoting a more sustainable relationship within built environments.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Mimari Tasarım |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2024 |
Gönderilme Tarihi | 29 Mayıs 2024 |
Kabul Tarihi | 23 Ağustos 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 8 Sayı: 2 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License