Mimari söylemin somut bir tasarım ürününe dönüşüm süreci, mimarlık kuramı ve tasarım
araştırmaları açısından her zaman ilgi çekici bir konudur. Tarihsel süreç boyunca toplumsal
olgular, mimari söylemi biçimlendirmiş; bu söylem de yapı ürünlerinin ortaya çıkışını
etkilemiştir. Ancak söylem ile tasarım ürünü arasındaki ilişki çoğu zaman belirsizdir. Genellikle
tasarımın erken aşamalarında geliştirilen söylem, projeye dair soyut değerleri barındırır ve bu
değerler metinsel ya da görsel ifadelerle temsil edilir. Tasarım bilişi alanındaki çalışmalar, bu
dönüşüm sürecini el-zihin etkileşimi üzerinden, sınırlı sayıda denemenin yapıldığı kapsamlı
süreçlerle incelemektedir. Bu çalışma, yapay zekâ destekli bir metinden-görüntüye modelin,
erken tasarım sürecine katkı sağlayıp sağlayamayacağı ve söylem-ürün ilişkisinin sorgulanabilir
doğasına yönelik bir değerlendirme yöntemi sunup sunamayacağı sorusuna odaklanmaktadır.
Çok sayıda yineleme yapabilme avantajıyla bu çalışma, söylem ve tasarım ürünü arasındaki
tutarlılığı test etmeyi amaçlamaktadır. Kuramsal çerçeve oluşturulduktan sonra, söylem ve
ürün ilişkileri bakımından farklı karakterde iki mimar ve yapıtı seçilmiştir: Rem Koolhaas’ın
MoMA Genişleme Yarışması için sunduğu öneri ve Brian Cantley’nin Syntaxonome adlı
çalışması. Yapay zekâ modeliyle elde edilen görseller, orijinal tasarımlarla karşılaştırılmış ve
söylem-ürün ilişkisi grafiksel ve sayısal oranlarla değerlendirilmiştir. Bu yöntem, mimarlık
kuramında nitel bir sorunsalın nicel olarak ele alınmasına yönelik yeni bir yaklaşım
sunmaktadır.
Mimari söylem üretken YZ araçları metinden görüntüye insan-YZ işbirliği
The transformation of architectural discourse into tangible design artifacts remains a central
concern within architectural theory and design research. Historically, social phenomena have
continuously shaped architectural discourse, which in turn has informed the emergence of
built forms. However, the nature of the relationship between discourse and artifact remains
ambiguous. Typically developed during the preliminary design phase, discourse encapsulates
the intangible values of a project, often articulated through textual and visual media. Design
cognition research investigates this transformation, focusing on the interaction between hand
and mind via sketches, though such studies are limited by the number of iterations they can
analyze. This study explores whether artificial intelligence, specifically text-to-image
generation models, can offer a novel approach to evaluating the consistency between
architectural discourse and its resulting artifact. By enabling numerous iterations, the
proposed AI-supported method seeks to quantify a fundamentally qualitative research problem
in architectural theory. Two case studies were selected based on contrasting discursive and
formal characteristics: Rem Koolhaas’s Charette Submission for the Expansion of MoMA, and
Brian Cantley’s Syntaxonome. The discourse associated with each architect was input into a
text-to-image model to generate visual outputs. These were then compared with the original
artifacts to evaluate the alignment between discourse and design. Results were analyzed
through quantitative ratios and visual charts, offering a new perspective on the discourse-
artifact continuum and highlighting the potential of AI tools in early-stage architectural design.
Architectural discourse generative AI human-AI collaboration text-to-image
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Mimari Tarih, Teori ve Eleştiri, Mimari Tasarım, Mimarlık ve Tasarımda Bilgi Teknolojileri |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 16 Eylül 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 20 Eylül 2025 |
Gönderilme Tarihi | 21 Nisan 2025 |
Kabul Tarihi | 1 Haziran 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 9 Sayı: 2 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License