Biophilic design is an approach that strengthens the bond between nature and humans. Examining the compatibility of historical and cultural heritage with biophilic design principles can guide environmentally friendly and sustainable design approaches for today's buildings. In line with this objective, this study comparatively analyzes seven inns (Sarıhan, Alayhan, Ağzıkarahan, Sultanhanı, Tepesidelikhan, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Caravanserai and Dolay Han) and four Roman mansiones (Mansiones Romana Convento di Sant'Antuono, Mansio Romana De Aquis Origins, Thésée Loir et Cher Mansiones and Cold Knap Roman Mansio) in the Cappadocia region in terms of biophilic design principles. In this qualitative study, spatial and visual analyses were conducted within the scope of 14 biophilic design principles developed by Browning et al. (2014). The findings reveal that both building types establish strong connections with nature, especially in criteria such as the use of natural materials, passive air conditioning solutions, natural light and ventilation, interior-courtyard relationship and shelter. However, some biophilic elements such as the water element, biomorphic forms, risk/hazard and dynamic light were used partially or in a limited way in both inns and mansiones. In conclusion, these buildings reflect many aspects of biophilic principles in the historical context and emphasized that traditional architecture can be a strong reference source for modern biophilic design.
Biyofilik tasarım doğa ile insan arasındaki bağı güçlendiren bir yaklaşımdır. Tarihi ve kültürel mirasın biyofilik tasarım ilkeleriyle uyumunu incelemek, günümüz yapıları için çevre dostu ve sürdürülebilir tasarım yaklaşımlarına rehberlik edebilir. Bu hedef doğrultusunda çalışmada Kapadokya bölgesindeki yedi han (Sarıhan, Alayhan, Ağzıkarahan, Sultanhanı, Tepesidelik Han, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Kervansarayı ve Dolayhan) ile Roma Dönemine ait dört mansiones yapısının (Mansiones Romana Convento di Sant’Antuono, Mansiones Romana De Aquis Origins, Thésée Loir et Cher Mansiones ve Cold Knap Roman Mansiones) biyofilik tasarım ilkeleri açısından karşılaştırmalı analiz edilmektedir. Nitel araştırma yönteminin kullanıldığı çalışmada Browning et al. (2014) tarafından geliştirilen 14 biyofilik tasarım ilkesi kapsamında mekansal ve görsel analizler gerçekleştirilmiştir. Elde edilen bulgular, her iki yapı türünün de özellikle doğal malzeme kullanımı, pasif iklimlendirme çözümleri, doğal ışık ve havalandırma, iç mekan-avlu ilişkisi ve sığınma gibi kriterlerde doğayla güçlü bağlantılar kurduğunu ortaya koymuştur. Ancak hem hanlarda hem de mansioneslerde su öğesi, biyomorfik formlar, risk/tehlike ve dinamik ışık gibi bazı biyofilik unsurlar kısmen ya da kısıtlı bir şekilde kullanılmıştır. Sonuç olarak, bu yapılar tarihi bağlamda biyofilik ilkelerin birçok yönünü yansıtmaktadır ve geleneksel mimarinin modern biyofilik tasarım için güçlü bir referans kaynağı olabileceğini vurgulamıştır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Mimari Miras ve Koruma, Mimari Tasarım, Sürdürülebilir Mimari |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 16 Eylül 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 20 Eylül 2025 |
Gönderilme Tarihi | 12 Haziran 2025 |
Kabul Tarihi | 18 Ağustos 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 9 Sayı: 2 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License