Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi (ADR) olan arabuluculuk tarafların üçüncü bir kişinin yardımıyla uyuşmazlıklarını çözümlemeye çalıştıkları bir süreç anlamına gelmektedir. Bu itibarla zorunlu arabuluculuk kavramı arabuluculukla bağdaşmaz görünmektedir; zira tarafların prosedüre katılımlarının gönüllü olması zorunludur. Ancak sürece başlamak ile süreçte kalmak arasında fark olduğu ileri sürülmüştür. Buna göre tarafları arabuluculuğa zorlamak onları sulh olmaya zorlamak anlamına gelmemektedir.
Zorunlu arabuluculuk mahkemede dava açmak için gerekli bir şart olarak yani dava şartı arabuluculuk olarak gerçekleşebilir. İkinci görünüm şekli, mahkemenin yönlendirmesiyle gerçekleşen zorunlu arabuluculuktur. Burada hâkime tarafların rızasına bakmadan onları arabuluculuğa gönderme yetkisi verilmiştir. Üçüncü olarak zorunlu-benzeri olarak ifade edilebilecek bir yöntemle arabuluculuğa zorlama sağlanabilir; zira bu yöntemde mahkeme öncesinde arabuluculuğa gitmeyen taraf yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir.
Bu makalede Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlükler Sözleşmesi m. 6 ve 13’de anlamını bulan yargısal koruma prensibini bünyesinde barındıran adalete erişim hakkı çerçevesinde zorunlu arabuluculuk irdelenmektedir.
Yazar bu çalışma için finansal destek almadığını beyan etmiştir.
Mediation as a method of ADR (alternative dispute resolutions) is a process whereby parties attempt to solve their disputes with the assistant of a third person. Therefore, it seems strange to call something “mandatory mediation” because it requires for parties’ voluntary participation during the process. However, it is argued that there is a distinction between voluntariness into and within the process. Thus, that coercing parties to attempt mediation is not necessarily tantamount to enforcing settlement.
Mandatory mediation may appear as a condition for the admissibility of an action before courts. The second type of mandatory mediation appears as court-referred mediation that gives judges power to refer parties’ mediation regardless of their consent. The third is described as quasi-compulsory because it is indirectly compelled through adverse cost orders if not undertaken prior to commercing proceeding.
This paper reviews mandatory mediation in terms of access to justice which is constituted by the principle of judicial protection enshrined in Art 6 and 13 of the European Convention for the Protection of Human Rights and Fundamental Freedoms.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2020 |
Submission Date | September 1, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 40 Issue: 2 |