With the end of World War II, the world entered a period of ideological, economic, and political conflict centered around two major superpowers, the United States of America (USA) and the Union of Soviet Socialist Republics (USSR). This period, known as the Cold War, was not limited to the rivalry between these two great powers but also had profound impacts on countries newly freed from colonialism, referred to as the Third World. These countries, immediately after gaining independence, faced development issues and struggled to find a place for themselves in the polarized world order of the Cold War. The ideological competition characteristic of the Cold War was felt not only in Europe and Asia but also in Africa, the Middle East, and Latin America, and developments in these regions became crucial elements of global power dynamics. Third World countries, in their quest for development, had to choose between the capitalist system of the West and the socialist model of the East. During this process, initiatives such as the Non-Aligned Movement reflected the efforts of Third World countries to maintain their independence within the bipolar system. This article examines the economic and political development struggle of the Third World during the Cold War, the influence of the Western and Eastern blocs on these countries, and how this process is addressed in the context of development theories. Additionally, the strategic impact of the Non-Aligned Movement on Third World countries and their efforts to maintain independence will be evaluated.
İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle dünya, iki büyük süper güç olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) etrafında şekillenen ideolojik, ekonomik ve siyasi bir çatışma dönemine girmiştir. Soğuk Savaş olarak adlandırılan bu dönem, sadece iki büyük güç arasındaki rekabetle sınırlı kalmamış, aynı zamanda sömürgecilikten yeni kurtulan ve Üçüncü Dünya olarak adlandırılan ülkeler üzerinde derin etkiler yaratmıştır. Bu ülkeler, bağımsızlıklarını kazanmalarından hemen sonra kalkınma sorunlarıyla yüzleşmiş ve Soğuk Savaş’ın kutuplaşmış dünya düzeninde kendilerine bir yer edinme mücadelesi vermiştir. Soğuk Savaş’ın karakteristiği olan ideolojik rekabet, sadece Avrupa ve Asya kıtasında değil, Afrika, Orta Doğu ve Latin Amerika’da da hissedilmiş ve bu bölgelerdeki gelişmeler, küresel güç dengelerinin önemli birer unsuru haline gelmiştir. Üçüncü Dünya ülkeleri, kalkınma arayışında Batı’nın kapitalist sistemi ile Doğu’nun sosyalist modeli arasında bir tercih yapmak zorunda kalmışlardır. Bu süreçte, özellikle Bağlantısızlar Hareketi gibi girişimler, Üçüncü Dünya ülkelerinin iki kutuplu sistem içinde bağımsızlıklarını koruma çabasını yansıtmaktadır. Bu makale, Soğuk Savaş Dönemi’nde Üçüncü Dünya’nın ekonomik ve siyasi kalkınma mücadelesini, Batı ve Doğu bloklarının bu ülkeler üzerindeki etkilerini ve bu sürecin kalkınma teorileri bağlamında nasıl ele alındığını incelemektedir. Ayrıca Bağlantısızlar Hareketi’nin, Üçüncü Dünya ülkeleri üzerindeki stratejik etkisi ve bu ülkelerin bağımsızlıklarını koruma çabaları değerlendirilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ekonomi Politik Teorisi, Kurumsal İktisat Teorisi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 6 Kasım 2024 |
Kabul Tarihi | 1 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 4 Sayı: 2 |