Bir toplumun kültürel birikimi ve içinde yaşadığı sosyal koşulları o toplumun edebiyatını besleyen önemli kaynaklardandır. Edebiyat, bireyin merkezde tutulduğu edebi akımlarda bile gelenekten ve sosyal hayattan bağını koparamamıştır. Şair ve yazarlar; yaşadıkları toplumun edebi geleneğini, kendi devirlerinin yaşam şartlarını ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak eserlerini meydana getirir. Bu durum klasik Türk edebiyatı için de geçerlidir. Divan edebiyatı, toplumdan kopuk ve bireysel bir edebiyat olmakla itham edilse de metinler incelendiğinde sosyal hayatla oldukça ilgili olduğu görülmektedir. Siyasi ve sosyal eleştiri her dönemde edebiyatın önemli konuları arasında yer alır. Sanatçılar, eserlerinde hem kişileri hem de devlet yönetimini hedef alarak eleştirilerini dile getirir. Edebiyatımızda hâb-nâme türü genellikle eleştiri için tercih edilmiştir. Bu metinlerde olaylar bir rüya çerçevesinde anlatılır. 17. yüzyıl şairlerinden Veysî’nin Hâb-nâme’si de bu kurguya sahip eserlerden biridir. I. Ahmet döneminde yaşayan şair, devlet idaresinde gördüğü aksaklıkları dile getirmek için eserini yazmıştır. Rüyasında I. Ahmet ve Büyük İskender arasında geçen bir konuşmayı gören şair, rüya vesilesiyle I. Ahmed’i ikaz eder. Tanzimat Devrinde “hâb-nâme” ismi yerini “rüya”ya bıraksa da eserlerin kurgusu benzerdir. Namık Kemal “Rüya”sında idealindeki “hürriyet”i anlatır. Bu çalışmada Veysî’nin “Hâb-nâme”si ile Namık Kemal’in “Rüya”sı konu, devir ve üslup açısından karşılaştırılacaktır
The cultural heritage and social conditions of a society are important sources of that society's literature. Literature has not become independent of tradition and social life even in literary movements where the individual is held in the center. Poets and authors bring their works to life by considering the literary tradition of the society they live in, the living conditions and needs of their own period. This is also the case for Classical Turkish Literature. Divan literature is generally accused of being a separate and independent literature from society. In fact, when texts are examined, it is seen that divan literature is highly related to social life. Political and social criticism has been one of the important subjects of literature in every period. The artists expressed their criticism by targeting both the people and the state administration in their works. In our literature, the type of hab-nama is preferred for criticism. In these texts the events are told in a dream frame. It is one of the 17th century poets Veysi’s Hab-name is one of the works of dream style. The poet living in the period of Ahmed I wrote his work in order to express the troubles he saw in the state administration. Veysi saw a conversation between Ahmed I and Alexander the Great in his dream and the poet warns Ahmed I with his dream. Although the title of "hab-name" leaves the name "dream" in Tanzimat Era, the fiction of the works is similar. Namık Kemal tells "freedom" in his dream in "Ruya". In this study, Hab-name" of Veysi and Namık Kemal's Ruya will be compared in terms of subject, cycle and style
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 6 Sayı: 3 |