Türkiye’de son on yıldır afet yönetimi
anlayışında kriz yönetiminden risk yönetimine doğru bir dönüşüm
gerçekleşmektedir. Katılımcılığa dayanan bu yeni yaklaşım, afet öncesinde
tehlikelerin kavranmasını, bunların yol açabileceği zararların hesaplanmasını
ve azaltılmasını amaçlamaktadır. Bu yolla gerçekleştirilecek afete duyarlı ve
dirençli-dayanıklı bir toplumun inşasında (olabildiğince az etkilenme ve
etkilerden hızla kurtulup eskisinden daha kaliteli yaşam çevreleri kurma) yerel
yönetimlere ve sivil toplum kuruluşlarına büyük sorumluluklar düşmektedir.
Ancak genel yönetim kültüründe yetki devri geleneği zayıf olan toplumsal
sistemlerde yerel eyleyicilerin (aktör, fail) kendilerinden beklenen
sorumlulukları yerine getirmelerine yarayacak bilgi, beceri ve deneyimleri (yani
kapasiteleri) yeterince gelişmemektedir. Oysa depreme
karşı direnç/dayanıklılık, ancak kırılgan grupların oluşturdukları taban
örgütlerinin kapasiteleri gelişmişse gerçekleştirilebilir. Peki Van’da 2011
depremlerine kadar engelli grupları (için) kayda değer bir hazırlık yap(ıl)mamışken,
son sekiz yılda herhangi bir adım atılmış mıdır; atılmışsa bunun içeriği nedir?
Bu soruyu afet risk yönetimi açısından şöyle de sormak olanaklıdır: 2009 Hyogo Eylem
Çerçevesi’nin geliştirilmiş hali olarak algılanabilecek 2015 Sendai Çerçevesi’nin
Türkiye’de resmen benimsenmesinin etkileri artık gözlenebilir hale gelmiş midir?
Bu makalede bu sorulara cevap ararken, Van’daki belediye ve engelli
derneklerinin çalışmaları irdelenerek yerel örgütlenmelerin engellilerin afete
karşı farkındalıklarının ve dirençlerinin yükseltilmesine bulundukları
katkılar, kendi kapasiteleri, kendi aralarında ve afetle ilgili diğer kuruluşlarla
yürüttükleri iş birlikleri, yapılan bir ampirik araştırmaya dayanarak sorgulanmaktır.
Araştırmanın verileri 2018-2019’da derinlemesine görüşmelerle toplanmış ve
nitel analize tabi tutulmuştur. Bulgular, Van’da engellilikle ilgili yerel
örgütlerin, toplumun genelinde olduğu gibi afete yönelik farkındalıklarının zayıflığına,
kendilerini sorun giderecek güçte eyleyiciler olarak görmediklerine ve bu yönde
bir değişimi teşvik eden bir sosyo-politik iklimin eksikliğine işaret
etmektedir. Makalede, engelli örgütlerinin çok boyutlu güçlenmesiyle bu
sorunların aşılabileceği savunulmakta; bu doğrultuda, tabanda örgütlenmelerini ve
yatay ilişkilerini geliştirebilecek iş birlikleri içinde afete hazırlanmalarını
kolaylaştıracak bir dizi öneri geliştirilmektedir. Bu çalışma, Türkiye
ölçeğinde engellilere yönelik dirençlilik çalışmalarına Van’ın yerel ortamından
derlenmiş güncel ve gerçekçi katkılarda bulunmaktadır.
Turkey’s disaster management approach has been
going through a transformation from crisis management to risk management during
the last decade. Risk management approach is based on a participatory
organization and its objective is to identify potential hassards before
dissasters and mitigate or prevent them. Local administrations and civil
society organizations assume vital responsibilities towards these ends in
disaster resilient societies. However local actors, such as grass roots
organizations of vulnerable groups, do not have capacity (knowledge, skills and
experience) for accomplishing expected responsibilities in such societal
systems which do not delegate power to local bodies. As such, there was almost no preparedness regarding
the handicapped people’s resilience during the Van earthquakes in 2011 despite
good guidence for action to combat disasters provided by the Hyogo Framework
since 2009. Afterwards Turkey also officially adopted the Sendai Framework in
2015, which was an improved version of the Hyogo Framework. Now one may ask as
to what extent the positive effects of these international guides for action
become visible in practice in a local setting, Van. This article provides
answers as to whether the municipality and civil society organizations in Van
help increase disaster awareness and preparedness among handicapped people, and
whether their organizational capacities and cooperation with other collective
entitites have increased towards resilience. The qualitative research is based
on data collected by in-depth interviews with the representatives and members
of these organizations during 2018-2019. Research findings indicate local
organizational capacieties and bottlenecks as well as possible solutions to
main obstacles towards community resilience. It is expected that these updated
and realistic findings derived from a local setting will contribute to the
design of a comprehensive program for increasing the resilience level of the
handicapped people living in Turkey’s disaster zones.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2019 |
Kabul Tarihi | 29 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 3 Sayı: 1 |