Cahiliye
döneminde konuşmada kullanılan seciʻ, zamanla kitap yazımında da
tercih edilmeye başlanmıştır. Özellikle
“makâme”lerde, kitapların mukaddimelerinde ve duâlarda sıkça başvurulan bir
tarz olmuştur. Muhatabı etkilemek maksadıyla şiirin dışında da vezin ve
kafiyeyle ifadeler süslenmeye çalışılmıştır. Vaaz ve hutbelerde de seciʻi kullanılmıştır. Tasavvufî
çevreler duygulara daha çok nüfuz ederek insanları irşad edebilmek amacıyla
seciʻin sanat yönünden
yararlanmışlardır. Bunun doğal bir
uzantısı olarak işârî tefsir
yazan tasavvuf erbabından bazı âlimler
bu üslubu tefsir kitaplarına yansıtmışlardır. Tefsir
kitaplarıyla, onlarla ilgili yazılan tezlerin ve makalelerin taranması
sonucunda Kuşeyrî, Necmeddîn Dâye, İzzuddîn b. Abdusselâm, Niʻmetullah en-Nahcuvânî ve İbn
Acîbe’nin tefsirlerinde sıkça; İbn Korkmaz’ın Fethu’r-rahmân’ın bazı
kısımlarını, Nesru’l-cumân’ın ise tamamını seciʻli üslupla yazdıkları tespit edilmiştir. Bu müfessirler
daha çok mutarraf ve mütevâzî, bazen murassaʻ tarzında fıkralar kaleme almışlardır. Şiirde
kullanılan tarsiʻ sanatını bazen,
seciʻin diğer çeşitlerini
de nadiren ifadelerine yansıtmışlardır. Estetiği sağlama düşüncesiyle müfessirler
sözü bazen uzatmış olsalar bile seciʻ tarzını tefsirlerinde tercih etmeleri
önemlidir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Haziran 2019 |
Gönderilme Tarihi | 28 Nisan 2019 |
Kabul Tarihi | 1 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 15 |