Sultan Fatih, besides being a successful
statesmanship, as a reflection of his multifaceted personality, is also a
talented poet of classical literature with his comprehensive knowledge of
poetry and verse techniques through his poetic themes and concepts. He is the
first Ottoman ruler who wrote poems with the pseudonym ‘Avni’. In his poems, it
is possible to find fundamental themes of divan literature such as love, lover
(mashuk), rakib, Islamic Sufism-mysticism, anasir-ı erbaa, art, music, missing,
longing, trouble, sorrow and so on. The word trouble (kaygı) means grief,
illness, pain, problem and anxiety in dictionary. However, in poetry, it used
with multiple meanings such as worrying, anxiety, emotion, tedious, agony,
suffering, grief, sadness, denial, passion, distress, rigor, doom, and so on.
As the term ‘trouble’ is studied in Avni divan, we find about hundred and fifty
verses, couplets including similar meaning such as anxiety, tedious, sorrow,
agony, moaning, suffering, distress, and rebel. In addition to these couplets,
there are also couplets that do not employ the term ‘trouble’ or its synonyms
but have its messages and meanings. Fatih, who says that Allah created him for
such troubles, was troubled with the conquest of İstanbul and died planning his
conquest of Italy. Therefore, was it the matter of holy war or in other words,
‘Red Apple’ that troubled him? Could he have been troubled with the duty of
being a good subject to Allah or with falling in love with a beloved one? In
this paper, referring to his poems, the answer to the question ‘what troubled
Fatih?’ is to be answered.
Çağ açıp çağ kapayan Sultan Fâtih; üstün başarılı
devlet adamlığının yanı sıra, çok yönlü kişiliğinin bir tezahürü olarak Klasik
edebiyatımızın mazmun ve mefhumlarıyla, nazım şekli ve şiir tekniğine hâkim
güçlü bir şâir olma özelliğine de sahiptir.“Avnî” mahlasıyla şiirler yazan
Sultan, aynı zamanda Osmanlı padişahları arasında ilk divan sahibi hükümdardır.
Onun şiirlerinde aşk, âşık-maşuk, rakib, tasavvuf, anasır-ı erbaa, sanat,
musiki, özlem, hasret, dert, keder vb. divan edebiyatının belli başlı bütün
kavramlarını bulmak mümkündür. Dert kelimesi sözlükte üzüntü, hastalık, ağrı,
sorun ve kaygı anlamlarına gelmektedir. Şiir dünyamızda ise gam, gussa,
teessür, melâl, ızdırap, ye’s, mihnet, keder, tasa, kaygı, üzüntü, inkisar,
hüzün, elem, sıkıntı, cefâ, belâ vb. birçok yakın anlamlı sözcükle birlikte
kullanılmıştır. Avnî divanında, dert kavramı incelendiğinde aynı anlamda
kullanılan gam, gussa, melâl, ızdırap, ye’s, efgân, mihnet, belâ, kahr ve sitem
gibi yakın anlamlı kelimelerin bulunduğu yüz elliye yakın beyit bulunmaktadır.
Bu beyitlerin yanı sıra dert veya herhangi bir şekilde dert kelimesinin yakın
anlamlılarının olmadığı fakat yine de derdi yüklenmiş beyitler de mevcuttur.
Allah beni türlü türlü dertler için yaratmıştır diyen ve genç yaşta İstanbul’un
fethiyle dertlenen Fatih, İtalya fethini gerçekleştirmeyi planladığı sırada
vefat etmiştir. Dolayısıyla onun derdi gaza derdi veya başka bir ifadeyle
“Kızıl Elma” derdi mi idi? Bir kul olarak Allahü Teâla’ya hakkıyla kulluk edememe
ya da gönlünü sevgiliye kaptırmış bir âşığın çaresizce derdini yüklenmiş de
olabilir miydi? Bu bildiride Fatih’in şiirlerinden hareketle derdinin ne olduğu
sorusuna cevap aranmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Türk dili, kültürü ve edebiyatı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Ağustos 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 - RumeliDE 2019.Ö5 - II. Rumeli [Dil, Edebiyat, Çeviri] Sempozyumu Bildirileri |