Dilin bir dizge olarak algılanmasıyla birlikte dil incelemeleri, bütüncül bir bakış açısıyla yapılmaya başlamış; bu da araştırmalarda cümleden daha büyük dil birimlerine yönelmeyi gerektirmiştir. Böylelikle çalışmalar, giderek, birbiriyle bağlantılı cümlelerden oluşan cümle üstü birimler üzerinde yoğunlaşmış; cümle üstü birimler de bir metin ortaya koymak üzere bir araya geldikleri için metinler üzerinde çalışmak da kaçınılmaz olmuştur. Ancak bir metni anlayabilmek için ilk olarak onu meydana getiren temel malzemeyi değerlendirmek gerektiği düşünülmektedir. Cümle, önce cümle üstü birimin, sonra da metin denen bütünün yapı taşı olarak kullanılan bir dil birimidir. Öyleyse metin çözümlerken yapılması gereken ilk iş, metni oluşturan cümleleri belirlemek, cümlelerin sınırını çizmektir. Vericinin amacına ve tercihlerine bağlı olarak çeşitli biçimlerde kurgulanan cümlelerin sınırının bağlama dayalı olarak belirlenmesi zorunludur. Yazılı metinler söz konusu olduğunda vericinin üslubu, noktalama işaretlerinin kullanımı, kiplik bildirimi, iletilen yargı sayısı gibi çeşitli unsurlar, bu noktada yönlendirici olmaktadır. Bu çalışmada Oktay Akbal’ın “Hayri Bey’li Üsküdar” adlı öyküsü örnek alınarak bir metni oluşturan cümlelerin sınırının nasıl çizileceği konusu üzerinde durulmuştur. Yapılan incelemeden hareketle, metinlerde cümleler belirlenirken ölçüt olarak değerlendirilebilecek bazı noktaların olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ögelerin kurgusal özellikleri, yan önermelerdeki yargı sayısı, yargısız anlatımların anlamsal özellikleri, eksiltili ifadeler, cümleler arasındaki anlamsal ve biçimsel ilişkiler, kiplik anlatımları, noktalama işaretleri gibi unsurlar, cümle olarak değerlendirilecek yapıları belirlemede etkin rol oynamaktadır.
With the perception of language as a system, language studies started to be done with a holistic perspective; this necessitated a focus on larger language units than sentences. Thus, studies gradually focused on supra-sentence units consisting of interconnected sentences and it has become inevitable to work on texts because the supra-sentence units also come together to produce a text. However, in order to understand a text, it is thought that it is necessary to evaluate the basic material that constitutes it. Sentence is a language unit that is used as the building block of the supra-sentence unit first and then the whole called text. So, the first thing to do when analyzing a text is to determine the sentences that form the text and draw the lines of the sentences. The boundaries of sentences, which are the language units constructed in various ways depending on the purpose and preferences of the transmitter, must be determined based on context. When it comes to written texts, various elements such as the style of the transmitter, the usage of punctuation marks, modal statement, the number of judgments transmitted are guiding at this point. In this study, it is focused on how to draw the lines of sentences that form a text by taking the story of Oktay Akbal named “Hayri Bey’li Üsküdar” as an example. Based on the analysis, it was concluded that there are some points that can be considered as criteria while determining sentences in the texts. Elements such as the fictional properties of the items, the number of judgments in the clauses, the semantic features of the non-judgmental expressions, the elliptical expressions, the semantic and formal relations between sentences, the modal expressions and the punctuation marks play an active role in determining the structures to be evaluated as sentences.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dilbilim |
Bölüm | Türk dili, kültürü ve edebiyatı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Kasım 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: Ö8 |