Zengin bir göçmenlik tarihine sahip olan kültürlerde dikkat çeken noktalardan biri deneyimlenenlerin dile getirildiği edebiyat alanları geliştirmeleridir. Yaşananların öyküleri genellikle, deneyimin ilk elden tanıkları olan göçmenlerce anlatılır. Günümüzün en gelişmiş ülkelerinden biri olan Almanya’nın başarısında, diğer pek çok göçmen grubunun olduğu gibi, milyonlarca Türkün de büyük payı vardır. Ancak, benzerliklerinden ziyade farklılıklarıyla dikkat çeken toplumlar açısından, göçmenlik deneyimi hiç de kolay bir süreç görünümü sunmaz. Bu bağlamda, Türk – Alman göçmenlik tarihi de kaçınılmaz olarak kültürel gerginlikler, çatışmalar ve sıkıntılar içerir. Öte yandan, Türk kökenli Alman yazar Emine Sevgi Özdamar’ın da vurguladığı gibi, göçmenlik süreçleri, kültürlerin birbirlerini tanıyarak zenginleşebileceği fırsatlar olarak da okunabilir. Edebiyatçı Özdamar özellikle ilk dönem romanlarında az bilinen ötekini daha tanıdık kılmak üzere belirli kültür aktarımı stratejilerini devreye sokuyor. Bu stratejilerin zengin bir çeşitlilikte yer aldığı Die Brücke vom goldenen Horn, bu özelliğiyle yazarın yaklaşımlarını değerlendirmek açısından işlevsel bir kaynak sunuyor. İşte Özdamar’ın test ettiği kültür aktarımı stratejilerinin, özellikle de yazınsal yolculuğunun ilk dönemlerinde ne kadar etkili olabildiği bu makalenin araştırma konusunu oluşturuyor.
Alman edebiyatında çok kültürlülük kültürel öğelerin aktarım stratejileri Emine Sevgi Özdamar Die Brücke vom goldenen Horn
Cultures that have rich immigration histories usually develop branches of literature which narrates the experiences they have gone through. These stories are often told by those who have immigration background. Germany is one of the most developed countries in the world, and among others, the contribution of Turkish immigrants to that success is seen as an undeniable fact today. Yet, such contributions come at a cost in that coming together culturally is not a straightforward process; particularly when hosting and guest cultures have substantial dissimilarities, as was the case in German and Turkish societies. Like many others, also German-Turkish immigration history is full of cultural tensions, clashes and sufferings but also, as Turkish born German writer Emine Sevgi Özdamar emphasizes, fulfilments, rewards and gratifications. She attempts to demonstrate this in her earlier renowned novels by employing a number of culture-transfer strategies, among others in order to initiate familiarity with the (less known) other. Die Brücke vom goldenen Horn, one of her earlier novels, which illustrates such strategies in abundance is the focus and to what extent she succeeds in her venture is the topic of this paper.
Cross-culturalism in German literature transfer strategies for culture-specific elements Emine Sevgi Özdamar Die Brücke vom goldenen Horn
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Dilbilim |
Bölüm | Dünya dilleri, kültürleri ve edebiyatları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 22 |