Clarice Lispector (1920-1977) Latin Amerika Edebiyatının (Brezilya) en önemli edebi figürlerinden biridir. Eserleri dişil öznelliğin, varoluşsal sorgulamanın ve modern çağda bireyin anlam duraklarının dilde hem yitirilişinin hem de inşasının nüvelerini taşır. Kendine has üslubu ile modern anlatı geleneği içine adını yazdırmakla birlikte klasik edebi formların bütünüyle dışındadır. O yaşamak deneyimini yazıya yaklaştırma gayesiyle yazar. Bu bağlamda eserleri yaşamsal olduğu kadar, düşsel ve kurgusal unsurları bir arada barındırır. Bütün bu öğeler Lispector’da yazı kavşağında belirir. Yazmak onun nezdinde yaşamak kadar elzemdir. Bu gereklilik içinde Lispector yaşamı yazıya ve dile hapseden klasik yazı anlayışından uzaklaşır ve yaşamı yazı ile mümkün kılarken anlamın dilde yitirilişine ve imkansızlığına, öznenin baskın konumuna meydan okur. Bu bağlamda bu araştırmada amaç Lispector’un 1973 yılında kaleme aldığı Yaşam Suyu adlı eserinde dilin imkansızlığını ve öznenin silinişinin dilsel olanaklarını tartışmaktır. Bunu yaparken araştırmacı, her ne kadar Lispector herhangi bir kuramı baz alarak yazmamış olsa da onun yapıtlarında postyapısalcı unsurların izini sürecek ve yapısöküm anlayışı ile Lispector’da yazıya yansıyan öznenin ve dilin olanaksızlığını ortaya koymaya çalışacaktır. Bu bağlamda yazarın kullandığı özgün teknik detaylıca incelenecek ve Lispector’un şiirsel yazı tekniği, düz anlatının sınırlarını mütemadiyen zorlayan, dili; dilsel ve kurgusal düzlemde bir hapishane gibi algılayan yazı anlayışını aşarak dilin imkansızlığı ve öznenin yazıdan silinişi stratejilerini/olgularını betimleyecektir. Bu nedenle bu araştırmada, Clarice Lispector’un Aqua Viva (Yaşam Suyu) adlı eserinde öznelliğin izleri takip edilerek özünde her zaman “baskın” olan öznenin ve “ben’in” yazının anlamsal duraklarında silinişi ortaya koyulacak ve Lispector metninin kendisini yineleyen, yenileyen dilin tüm sınır uçları ve olanaklarını zorlayan nitelikleri incelenecektir.
Clarice Lispector öznenin silinişi dilin imkansızlığı yapısöküm dişil yazı
Clarice Lispector (1920-1977) is one of the most crucial figures of Latin American Literature. Her works have the characteristics of feminine subjectivity, existential questioning, deconstruction and reconstruction of the signification for the individual in modern era. With an authentic style, she is out of the classical literary forms and her name is classified in the modern narration tradition. She writes in order to approach the life experience to writing. So, her works keep vital, fictional and imaginary elements together. All these elements appear in her in the intersection of life and writing. She moves away from the classical approach that imprisons life in writing and language. Therefore, she challenges the dominant situation of the subject, the lack and impossibility of language in significance making her life possible by writing. In this research, it is intended to discuss the possibility and impossibility of language and the effacement of the subject in her oeuvre entitled “The Stream of Life” written in 1973. The researcher will follow up the traces of the poststructural elements in her work and aims at revealing the impossibility of language and subject in Lispector under the reflection of her writings. Therefore, the researcher will define the strategies and facts used by Clarice Lispector in order to surpass the approach that seems the writing procedure as an imprisonment on the fictional and linguistic level. The poetical technic of Lispector in Aqua Viva will be analysed in detail.
Clarice Lispector effacement of the subject impossibility of language deconstruction feminine writing
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dilbilim |
Bölüm | Dünya dilleri, kültürleri ve edebiyatları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 23 |