Kamila Shamsie’nin Home Fire (2017) romanı Sophocles’in Antigone adlı trajedisinin yeniden yazımıdır. Roman, günümüzde azınlıklar kültürel uyum sağladıkları ve İngiliz olma kavramını özümsedikleri sürece hoşgörülü olduğu söylenen İngiliz toplumunda Pakistan kökenli İngiliz vatandaşı, Isma, Aneeka ve Parvaiz adlı üç kardeşin varoluş mücadelesine dayanır. Küreselleşme sürecinde, özellikle 20. yüzyılın sonlarında güneyden kuzeye hareket eden göçmenlerin sayısı hızla yükselmiştir. Bu istenmeyen hareketlilik ve 11 Eylül olaylarının ardından gelen kaos ortamı batida yaşayan Müslümanların iki farklı grup olarak sınıflandırılmasına yol açmıştır: “ılımlı Müslümanlar” olarak anılan ilk grup batı değerlerine göre yaşamakta ve böylece hakettikleri düşünülen vatandaşlık ayrıcalıklarından yararlanmaktadırlar. İkinci grup ise aşırılıkçı görüş ve davranışları nedeniyle ilgili ülkenin vatandaşlarına sunduğu haklar ve fırsatlardan yararlanması sakıncalı bulunan kişilerden oluşmaktadır. Batının güvenlik politikaları aşırılıkçı olanı yok etmeye dayandığı için aykırı bir ses duyulduğunda çatışma kaçınılmaz olmaktadır. Romanda görülüyorki aşırılıkçı görüşlere sahip olmak ya da radikal eylemlere karışmak sadece söz konusu kişinin değil bu kişinin tüm yakınlarının devlet düşmanı olarak damgalanmasına yol açmaktadır. Bu çalışma Kamila Shamsie’nin Home Fire romanını, Müslüman İngiliz vatandaşlarının yönetimce uygulanan yanlış takip ve gözetim politikaları nedeniyle yaşadıkları dram açısından incelemektedir.
Kamila Shamsie Home Fire İngiliz ve/veya Britanyalı kimliği takip ve gözetim aşırılıkçılık
Kamila Shamsie’s 2017 novel Home Fire is a reworking of Sophocles’ tragedy Antigone. The novel is based on the existential struggle of three siblings, Isma, Aneeka and Parvaiz, who are British-Pakistani citizens living in contemporary multi-cultural British society where diversities are deemed to be tolerated as long as concerned minority groups internalise “the concept of Britishness.” Along with the process of globalisation, especially in the last decades of the twentieth century, the number of immigrants from the South to the North increased rapidly. Coupled with this unwanted mobility, the chaotic aftermath of 9/11 strengthened the tendency of classifying Muslims living in the West under two distinct groups: the first group called “moderate Muslims” consists of those who act and live in accordance with Western paradigms; members of this group are seen as proper citizens, with access to all the regular privileges; the second group, however, includes those who do not deserve to be a national of the concerned country due to their extremist tendencies. Since Western security policies are built on eliminating extremists, conflict becomes inevitable whenever a presumably dissident voice is heard. In Shamsie’s Home Fire, having extremist ideas or involvement in radical activities turns not just the related person but all her/his kin into an “enemy of the State.” This essay dwells on the tragic outcomes of the erroneous surveillance policies targeting British Muslims as portrayed in Kamila Shamsie’s novel.
Kamila Shamsie Home Fire Britishness vs Englishness surveillance extremism
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Dilbilim |
Bölüm | Dünya dilleri, kültürleri ve edebiyatları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Eylül 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 24 |