Türkçede “Küreselleşme” olarak karşılık bulan “Globalleşme” son yüzyıla damgasını vurmuş bir kavramdır. Bir anlamda yeni dünya düzenini tanımlamaya yarayan farklı anlam ve algılara açık oldukça karmaşık bir süreci ifade eder. Küreselleşme kapitalizmin dünyayı ele geçirme çabası ve onun ekonomik, siyasi ve kültürel bağlamda yeni versiyonudur. Bu kavramı ele alış şekli bakış açısına göre değişiklik gösterse de hemem hemen bütün toplumlarda teknolojinin gelişmesiyle ulaşım ve iletişimin kolaylaşması, bilginin, sermayenin ve ürünlerin küresel ölçekte akışlarının artış göstermesidir. Kültürel açıdan küreselleşme kavramı; toplumların birbirinden ister istemez etkilenmesi ve aynılaşmasını içerdiği gibi aynı zamanda birbirlerinin dilsel ve kültürel farklılıklarına saygı duyma ve beraber yaşama arzusu olarak da ifade edilir. Her kültür doğduğunda özgündür. Küreselleşme ile birlikte beklenen şey; kültürün değişime uğraması ve dayatılan tek bir küresel kültüre tabi olunmasıdır. Milli kültürlerin binlerce yıllık süreç içerisinde, aşınmalar olsa da varlığını sürdürebileceğini bilen batı, bu arzusunu farklılıkları kucaklama ve herkesi kendi kültürüyle kabul etme politikası ile kamufle etmeye çalışmaktadır. Ancak toplumlar, küresel kültürün bu örtülü beklentisi karşısında maalesef fazla bir direnç gösterememektedir. Karşılıklı kültürel geçişleri beklerken, bu etkileşim tek yönlü gerçekleşmekte ve egemen kültür etkisini her alanda hissettirmektedir. Egemen kültür yani Amerikan kültürü yaşam anlayışıyla, yeme içme, giyim tarzı ve özellikle diliyle tüm toplumları etkilemiş durumdadır. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler kendilerine empoze edilen bu yeni kültürün tesiri altında kendi kültürlerini kaybetme riskiyle karşı karşıyadırlar. Küresel vatandaş kavramı, kültürel asimilasyona hayır diyebilen ve sadece kendi ülkesinin değil aynı zamanda tüm insanlığın sorunlarına duyarlı, farkılıkları tolere edebilen evrensel bilince sahip insan anlamına geldiği takdirde kabul görür. Zemin çok kaygan ve tehlikelidir. Küresel gelişmelere karşı koyulamaz belki ama küresel kültüre ulusal bilinçle karşılık verilebilir. Bu nitel çalışmada doküman analizi modeli kullanılmıştır.
“Globalization”, which is paired with “globalization” in Turkish, is a concept that has marked the last century. In a sense, it refers to a very complex process that is open to different meanings and perceptions to describe the new world order. Globalization is an attempt to take over the world and is a new version of capitalism in the economic, political and cultural context. Although the concept of handling this concept varies according to the point of view, in almost all societies, this concept means that with the development of technology transportation and communication becomes easier and the flow of information, capital and products increases on a global scale. From a cultural perspective the concept of cultural globalization involves the interaction and the unification of societies, as well as the desire to respect each other's linguistic and cultural differences and to live together. Every culture is unique when it is born. What is expected with globalization is the transformation of culture and the subject of a single global culture imposed. The West, which knows that national cultures can exist even if they have eroded over thousands of years, markets this desire as embracing differences and accepting everyone with their own culture. However, societies are unfortunately unable to resist this implicit expectation of global culture. While waiting for mutual cultural transitions, this interaction takes place in one direction and makes the dominant cultural effect felt in every field. The dominant culture, namely American culture, has influenced all societies with its life style, food and beverage style and especially language. Under-developed and developing countries are at risk of losing their own culture under the influence of this new culture imposed on them. The concept of global citizenship is accepted only if it means a person who can say no to cultural assimilation and is sensitive to the problems of not only his own country but also all humanity and has universal consciousness. The floor is very slippery and dangerous. Global developments cannot be resisted, but global culture can be countered with national consciousness. In this qualitative study, document analysis model was used.
Globalization language culture multilingualism multiculturalism xenophobia
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dilbilim |
Bölüm | Dünya dilleri, kültürleri ve edebiyatları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 28 |