Yaşar Kemal’in Dağın Öte Yüzü üçlemesi ve Paul Bowles’un The Spider’s House (Örümceğin Evi) adlı eserlerindeki toplumların kendi legal ve toplumsal sistemleri tarafından sömürgeleştirilmeleri Lucien Goldmann’ın oluşumsal yapısalcılık yönteminin postkolonyel çerçevede incelenmesi ile ele alınacaktır. Paul Bowles’un eserinde, toplumun kendini sömürgeleştirme süreci aynı zamanda sömürge olan toplumun bağımsızlığına kavuşma sürecinde olurken, Yaşar Kemal’in üçlemesinde kendini sömürgeleştirme süreci 1950’lerin Cumhuriyet dönemindeki feodal sistemin direk sonucunda oluşmuştur. Bu eserler üzerine yapılan araştırmaların çoğu karakter analizleri ya da bağımsızlık sürecine odaklanırken, bu çalışma, bağımsızlık süreci boyunca yaşanan toplumdaki çarpıklıkları ve gerçek anlamda başka bir ülke tarafından sömürge altına alınmamış olan bir toplumdaki değişken ilişkileri ve çelişkilerin açıklanması amaçlanmaktadır. Açıklama yaparken kendi kendilerini sömürgeleştirmelerinin elementleri olarak: güç kavgaları, sosyal değişkenlikler ve inanç ve din açılarından ayrımcı görüş açıları unsurları kullanılacaktır. İki yazarın da yaşamlarının ilk yılları yazdıkları ülkelerin geçiş dönemlerine denk gelmektedir. Esinlenmiş oldukları düşünürler, Yaşar Kemal ve Paul Bowles’un dünya görüşü ve yazın dilinde de kullandıkları ideolojide birleşmelerine olanak tanımıştır. Her iki yazarın görüşlerinde Marksist, komünist ve otoriteye karşı bir ideoloji benimsedikleri gözlemlenmektedir. Kemal ve Bowles yaşadıkları dönemin etkisiyle yazıyı bir tepki aracı olarak kullanmış ve eserlerinde o dönemin sorunlarına ayna tutmuşlardır.
Yaşar Kemal Paul Bowles Goldmann oluşumsal yapısalcılık kendi kendini sömürgeleştirme
This paper examines the colonization of the communities in Yaşar Kemal’s Dağın Öte Yüzü trilogy and Paul Bowles’ The Spider House by their own legal and societal systems through Lucien Goldmann’s genetic structuralist method within postcolonial theory. In Bowles’ piece, the self-colonization process occurs during the community’s decolonization period while the self-colonization in Kemal’s trilogy takes place as a result of the direct consequences of the feudal system in the 1950s Republic period. Most of the researches that have been conducted on these works focus on the character analysis or the independence process. This study aims to highlight the distortion in a community during the independence period as well as inconsistent relations and contradictions in a community that has not been literally colonized. The elements of self-colonization in the communities include discriminatory points of view in power relations, social variables as well as belief and religion perspectives. The early years of both writers coincide with their countries’ transition periods. The intellectuals that they have been inspired by enables Kemal and Bowles to merge in terms of their world-view and ideology they use in literary languages. It is observed that both authors use writing as a means of reaction to mirror their periods’ main issues.
Yasar Kemal Paul Bowles Goldmann genetic structuralism self-colonization
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Dilbilim |
Bölüm | Dünya dilleri, kültürleri ve edebiyatları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Temmuz 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: Ö11 |