In Jane Eyre, written under the pseudonym Currer Bell, it is possible to find something from Charlotte Brontë’s own life and her state of existence. Moreover, since these are the themes that reveal the existential anxieties of many women, Jane Eyre is one of the most widely read works of the Brontë sisters alongside Emily Brontë’s Wuthering Heights. Throughout the book, we have the chance to follow Jane Eyre, who is subjected to many confinements and tries to escape from them, through the choices she makes. These choices alternate between those based on reason and those based on passion. Throughout these choices, Jane is accompanied by many characters. Among these characters, Helen Burns and St. John, who make the book suitable for a Stoic reading, show us Jane’s struggle to reconcile the passionate and rational aspects of her nature, and how this struggle resembles the distinction in Stoic philosophy between what is under our control and what is not. Stoic philosophy, which focuses on practice and free will, states that the choice between good and evil is up to the individual and that things in themselves cannot be called either absolutely good or absolutely evil. In addition, the concept of indifference (adiaphora) emphasizes the resilience or apathy we show against the difficulties we face in life. When it comes to resilience, Helen Burns is the character who stands before us. When it comes to apathy, we are confronted with St. John. In this context, the article aims to analyze these characters through the Stoic philosophy and how much they contribute to our reading of Jane as a Stoic.
Currer Bell mahlasıyla yazdığı Jane Eyre isimli eserinde, Charlotte Brontë’nin kendi yaşamından, varolma durumundan bir şeyler bulmak mümkündür. Üstelik bunlar birçok kadının varolma kaygılarını da ortaya koyan izlekler olduğundan Jane Eyre, Emily Brontë’nin kaleme aldığı Uğultulu Tepeler romanı yanında Brontë kardeşlerin en çok okunan eserlerinden biridir. Kitap boyunca birçok kapatılmaya maruz kalan ve bunlardan kaçma yollarına başvuran Jane Eyre’ı yaptığı seçimler üzerinden takip etme şansına sahip oluruz. Söz konusu seçimler, daha çok akla ya da tutkuya dayalı seçimler arasında gider gelir. Bu seçimler boyunca da Jane’e eşlik eden birçok karakter bulunur. Bu karakterler arasından eseri Stoacı bir okumaya uygun kılan Helen Burns ve St. John bize, Jane’in sahip olduğu doğasının tutkulu ve mantıklı yönlerini uzlaştırma çabasını ve bu çabanın Stoacı felsefedeki hükmümüz altında olanlarla olmayanlar arasında yapılan ayrıma benzediğini gösterir. Pratiğe ve özgür iradeye odaklanan Stoacı felsefe iyi ve kötü arasındaki seçimin kişinin kendisini bağladığını, şeylerin kendilerinde ne mutlak iyi ne de mutlak olarak kötü olarak adlandırılamayacağını ifade eder. Ayrıca farksızlar (adiaphora) kavramı üzerinden de yaşamda önümüze çıkan zorluklara karşı gösterdiğimiz dayanıklılığa veya kayıtsızlığa vurgu yapılır. Dayanıklılık söz konusu olduğunda karşımızda duran karakter Helen Burns’dür. Kayıtsızlık söz konusu olduğunduysa karşımızda St. John durur. Bu bağlamda makale söz konusu karakterlerin Stoacı felsefe üzerinden bir analizini yapmayı ve bu kişilerin Jane’i bir Stoacı olarak okuyup okuyamamamıza ne dereceye kadar katkı sağladıklarını ele almayı amaçlamaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kültürel Teori |
Bölüm | Dünya dilleri, kültürleri ve edebiyatları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 3 Nisan 2024 |
Kabul Tarihi | 20 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 40 |