In this study, examples of the use of the art of reference, which is discussed under the umbrella of rhetoric in the Holy Quran and Arabic poetry, are discussed. The transfer of dialogues, which we mostly encounter in prose writings, into couplets in a poetic form is called Muracaa. Considering this genre as an art in the bedî' sections started with İbn Ebi'l-İṣba' (d. 654/1256), so this term dates back to Hijri 7th centruy. It was conceptualized in the century. Bedi, which teaches how to beautify the word in terms of wording and meaning, is defined as the science that examines the procedures and principles of making an expression decorated with literary arts perfect in terms of wording, reasonable in terms of meaning and at the same time having harmony. One of the genres examined by Bedî, who has become synonymous with rhetoric and has been included within it since the h.3rd century, is the art of muracaa. In classical Turkish poetry, this genre is called "muracaa poetry, with dialogue poetry, müsare"; In folk poetry, it is called "I said" or "dedili" poetry. The first examples of this genre in Turkish literature are Kasgarlı Mahmut; In folk literature, it was given by poets such as Kadı Burhaneddin (d.800/1398), Nesimi (d.820/1417) and Ahmedi (d.815/1412). When we look at the mu'allakas, which are considered to be outstanding examples of ignorance poetry; While ruins, lovers or animals such as camels, gazelles and aurochs are depicted, the interlocutors are addressed through speech, but it is seen that this conversation is not in the form of a mutual dialogue. In this study, the art of mürâca'a, which is considered among the bedi types but is not widely used and is not known enough, will be introduced.
Arabic Language and Rhetoric Bedi Muracaa poetry Literary art
Bu çalışmada, belâgatın bedî‘ çatısı altında ele alınan mürâca‘a sanatının Kur’an-ı Kerîm ve Arap şiirinde kullanımına dair örnekler konu edilmiştir. Daha çok nesir türü yazılarda karşımıza çıkan diyalogların, şiirsel bir formla beyitlere aktarılmasına Mürâca‘a adı verilmiştir. Bu türün bedî‘ bölümlerinde bir sanat olarak ele alınması İbn Ebi’l-İṣba‘ (ö. 654/1256) ile başlamış dolayısıyla bu terim h. VII. asırda kavramlaşmıştır. Lafız ve mana yönünden sözün nasıl güzelleştirileceğini öğreten bedî‘, edebî sanatlarla süslü bir ifadenin lafız bakımından mükemmel, anlam bakımından mâkul ve aynı zamanda bir ahenge sahip olmasının usul ve kaidelerini inceleyen ilim olarak tarif edilmiştir. H. III. yüzyıldan beri belâgat ile eş anlamlı hale gelen ve onun içerisinde yer alan bedî‘in, incelediği türlerden birisi de mürâca’a sanatıdır. Klasik Türk şiirinde bu tür, “mürâca‘a şiiri, muhavereli şiir, müşâre” olarak adlandırılırken; halk şiirinde ise “dedim” veya “dedili” şiir adıyla anılmıştır. Türk edebiyatında bu türün ilk örnekleri Kaşgarlı Mahmut; halk edebiyatında ise Kadı Burhaneddin (ö.800/1398), Nesîmî (ö.820/1417) ve Ahmedî (ö. 815/1412) tarafından verilmiştir. Cahiliye şiirinin seçkin örneklerinden sayılan mu‘allakalara bakıldığında; yıkıntılar, harabeler, sevgili ya da deve, ceylan, yaban öküzü gibi hayvanlar tasvir edilirken hitap yoluyla muhataplara seslenilmekte ancak bu konuşmanın karşılıklı diyalog formunda olmadığı görülmektedir. Bu çalışmada bedî türleri arasında ele alınan ancak yaygın bir kullanımı olmayıp yeterince bilinmeyen mürâca‘a sanatı tanıtılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Arap Dili, Edebiyatı ve Kültürü |
Bölüm | Dünya dilleri, kültürleri ve edebiyatları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 20 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 20 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 40 |