Amaç: Sıtma, özellikle tropikal ve subtropikal bölgelerde yaygın olarak görülmeye devam eden önemli bir paraziter hastalıktır. Ülkemizde ise yerli sıtma vakaları görülmemekle birlikte, endemik bölgelere seyahat sonrası gelişen importe sıtma vakaları halen bir sorun olmaya devam etmektedir. Bu çalışmada; sıtmanın güncel durumunun gözden geçirilmesi ve importe sıtma vakalarının epidemiyolojik özellikleri ile klinik ve laboratuvar bulgularının değerlendirilmesi amaçlandı.
Gereç ve Yöntemler: 2010 ile 2018 yılları arasında yatırılarak takip edilen 22 sıtma vakası retrospektif olarak değerlendirildi.
Bulgular: İmporte sıtma vakalarının (22 hasta) biri hariç hepsi erkekti. Tüm hastaların iş nedeni ile Afrika ülkelerine seyahat öyküsü mevcuttu. Sadece bir hastada sıtma profilaksisi alma öyküsü vardı. Yedi hasta daha önce sıtma tedavisi görmüştü. En sık semptomlar ateş, miyalji ve baş ağrısıydı. Hastaların %81,82’sinde trombositopeni, %31,82’sinde anemi, %68,18’inde artmış aminotranferaz enzim düzeyi ve %72,72’sinde artmış laktat dehidrogenaz düzeyi saptandı. Sadece bir hastada C-reaktif protein düzeyinin normal, diğer hastalarda yüksek olduğu görüldü. Yüksek C-reaktif protein değerleri ile alanin aminotransferaz, aspartat aminotransferaz, laktat dehidrogenaz ve üre düzeyleri arasında pozitif yönde korelasyon saptanırken, trombosit ve hemoglobin düzeyleri arasında negatif yönde korelasyon saptandı.
Sonuç: Sıtma ülkemizde önemini koruyan bir enfeksiyon hastalığıdır. Yüksek ateş nedeni ile hastaneye başvuran hastalara sıtmanın endemik olduğu bölgelere seyahat öyküsü sorgulanmalıdır. Endemik bölgelere seyahat öncesi, kemoprofilaksi ve korunma önlemleri hakkında bilgilendirme yapılmalıdır.
Aim: Malaria is an important parasitic disease that continues to be prevalent especially in tropical and subtropical areas. Although domestic malaria cases are not seen in Turkey, imported malaria cases that develop after travel to endemic regions are still a problem. Review the current status of malaria and evaluate the epidemiological features, clinical and, laboratory findings of imported malaria cases were aimed in this study.
Material and Methods: Malaria cases (n=22) were hospitalized between 2010 and 2018, evaluated retrospectively.
Results: All except for one of the 22 imported malaria cases were male. All patients had a travel history to African countries for work. Only one patient had history of receiving malaria prophylaxis. Seven patients had previously been treated for malaria. The most common symptoms were fever, myalgia, and headache. Thrombocytopenia in 81.82%, anemia in 31.82%, elevated aminotransferase enzyme levels in 68.18%, and elevated lactate dehydrogenase level in 72.72% of the patients were found. C-reactive protein level was found to be normal in only one patient and high in the other patients. There was positive correlation between high C-reactive protein values and alanine aminotransferase, aspartate aminotransferase, lactate dehydrogenase, and urea levels, while negative correlation was found between platelets and hemoglobin levels.
Conclusion: Malaria is an infectious disease that maintains its importance in our country. Travel history to areas where malaria is endemic should be questioned in patients who are admitted to the hospital with a high fever. Before traveling to endemic areas, information should be given about chemoprophylaxis and protection measures.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Klinik Tıp Bilimleri |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 14 Ocak 2022 |
Gönderilme Tarihi | 8 Ocak 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 12 Sayı: 1 |