İnfertilite, reproduktif çağda olan bir
çiftin herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanmaksızın, en az bir yıl düzenli
cinsel ilişkiye rağmen gebeliğin oluşmaması olarak tanımlanmaktadır.
İnfertilite teşhis ve tedavisinde son yıllarda büyük gelişmeler olmuş, daha
önce çocuk sahibi olması imkansız gibi görülen pek çok hastanın, yeni yöntemler
yardımıyla çocuk sahibi olması mümkün olabilmiştir. YÜT’nin etik yönden
savunmasının temelini, kişinin üreme hakkını
kullanması oluşturmaktadır. Kişi nasıl bu hakkı doğum
kontrolü için kullanıyorsa, çocuk yapma hakkı için de kullanabilir. Üreme hakkı kişinin
sadece ‘çocuk’ sahibi olma
değil, çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığını da içerir. Kişide aktarabileceği
genetik
hastalık
mevcutsa, bu aktarımı önlemeye yönelik çabalar, etik
ve hukuksal olarak
kabul edilebilir bir durum olarak görülebilmektedir. Ancak YÜT bazı sorunları
da beraberinde getirmektedir. YÜT’nin getirdiği
önemli sorunlardan birisi çocuğun
gerçek ebeveyninin kim olduğudur.
Üçüncü şahısların genetik materyali kullanılmadıkça, anne ve baba kavramlarında bir karışıklık
görülmemektedir. Bu nedenle dinsel gelenekler ve çoğu ülkenin hukukunda YÜT’nin
uygulanmasında
üçüncü şahısların genetik materyalinin kullanımı
hoş görülmemektedir. Ancak, YÜT’nin
çocuk sahibi olamayan bireylere birçok farklı seçenek sunuyor olması önemli bir
gelişme olarak algılanarak, kararın ailelere bırakılması, bireylerin dini
inanç, gelenek ve kültürlerine uygun yol ve teknikleri kullanmalarının
sağlanması en doğru yaklaşım olarak düşünülebilir.
Infertility is defined as the inability of a couple in the reproductive age to reproduce
despite having regular sexual intercourse for at least one year without using any
contraceptives. Recent developments in the diagnosis and treatment of infertility
have enabled many infertile patients to have kids with the help of new methods.
Ethical defense of assisted reproductive techniques is grounded on an individual’s
right to reproduction. Individuals can use this right in both contraception and
reproduction. Right to reproduction involves not only an individual’s right to have
‘kids’, but also the physical and mental health of children. If individual has a genetic
disease, the efforts of preventing the transfer of disease are considered ethically and
legally acceptable. However, assisted reproductive techniques also brings along
some important problems like uncertainty about the real parent of the child. There
will be no misconceptions about parents as long as the genetic material of third
persons are not used. Thus, religious traditions and legal systems of many countries
do not tolerate the use of the genetic material of third persons in the application of
assisted reproductive techniques. On the other hand, as assisted reproductive
techniques presents various options to infertile individuals, it is recommended to
allow families to decide themselves and enable individuals to use ways and
techniques that accord their religious beliefs, traditions and cultures for modern
healthcare services.
Konular | Hemşirelik |
---|---|
Bölüm | Derlemeler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Ağustos 2017 |
Gönderilme Tarihi | 15 Haziran 2017 |
Kabul Tarihi | 9 Ağustos 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 |
Sağlık Akademisi Kastamonu, 2017 yılından itibaren UAK doçentlik kriterlerine göre 1-b dergiler (SCI, SSCI, SCI-expanded, ESCI dışındaki uluslararası indekslerde taranan dergiler) sınıfında yer almaktadır. SAĞLIK AKADEMİSİ KASTAMONU Dergi kapağı Türk Patent Enstitüsü tarafından tescil edilmiştir.