In the early period of Islam, political disputes involving some members of the Ahl al-Bayt led to the emergence of theological sects in later periods. Under the influence of religion and politics, the concept of Ahl al-Bayt, who it encompassed, and ideas about them gradually diverged and took shape. Some Umayyad rulers claimed to be members of the Ahl al-Bayt because they belonged to the Quraysh tribe. The Abbasids, on the other hand, were descendants of Abbas, the uncle of the Prophet Muhammad. The descendants of Ali, both from Fatima and his other wives, also considered themselves to be Ahl al-Bayt. Conversely, some Muslim state rulers viewed those belonging to the Ahl al-Bayt as rivals and a threat to their power because of their closeness to the Prophet. Those who believed that no harm would come from the Ahl al-Bayt showed them closeness and respect. Some, however, wanted to exploit the closeness of the descendants of Ali and Fatima to the Prophet Muhammad. The attitudes and stances of Muslim rulers towards the Ahl al-Bayt also influenced the scholars of the time. During times when negative attitudes towards the Ahl al-Bayt were displayed, some Ahl al-Sunnah scholars were more sensitive on the subject of the Ahl al-Bayt. Semhûdî, one of the prominent Mamluk scholars of the 15th century, is among the aforementioned Sunni scholars. This article examines Semhûdî's perspective on the Ahl al-Bayt. To this end, it focuses particularly on his books on the history of Medina, scholars, and the Ahl al-Bayt. The study reveals that there is no general consensus among the Ahl al-Sunnah regarding who is included in the concept of Ahl al-Bayt, their virtues, and the rulings concerning them. Regarding who is included in the Ahl al-Bayt, with the exception of the Abbasid period, the male children of Ali and Fatima have largely been emphasised, along with theoretical disagreements. Semhûdî, like many Shiites, defended that the sons of Ali and Fatima were Ahl al-Bayt on both their father's and mother's sides. Unlike many Sunnis and Shiites, he defended that Imam Mahdi would be from the lineage of Hasan instead of Hussein. The stance of scholars such as Semhûdî on the Ahl al-Bayt contributed to the strengthening of moderate Shiism and moderate Sunnism, their mutual influence, and their occasional convergence. Naturally, it also contributed to the marginalisation and weakening of the Ghulat al-Shi'a and the Nasibis.
İslam’ın ilk dönemlerinde Ehl-i beyt’e mensup bazılarının dâhil olduğu siyasi çekişmeler sonraki dönemlerde itikadî mezheplerin ortaya çıkmasına neden oldu. Din ve siyasetin etkisiyle Ehl-i beyt kavramı, Ehl-i beyt’in kimleri kapsadığı ve onlar hakkındaki düşünceler zamanla farklılaştı ve şekillendi. Bazı Emevî yöneticileri Kureyş kabilesinden olmakla Ehl-i beyt olduklarını savundular. Abbâsîler ise zaten Hz. Muhammed’in amcası Abbâs’ın soyundan geliyorlardı. Hz. Ali’nin hem Hz. Fâtıma’dan hem diğer hanımlarından olan nesli de kendilerini Ehl-i beyt olarak görüyorlardı. Buna mukabil bazı Müslüman devlet yöneticileri Hz. Peygamber ile yakınlıklarından ötürü Ehl-i beyt’e mensup kişileri kendi iktidarları için rakip ve tehlikeli gördüler. Ehl-i beyt mensuplarından bir zarar gelmeyeceğine inananlar ise onlara yakınlık ve saygı duydu. Bazıları ise özellikle Ali-Fâtımaoğulları neslinden olanların Hz. Peygamber’e olan yakınlıklarını kullanmak istediler. Müslüman yöneticilerin Ehl-i beyt konusundaki tavır ve tutumları dönemin âlimlerini de etkiliyordu. Ehl-i beyt mesuplarına karşı olumsuz tavırların sergilendiği zamanlarda bazı Ehl-i sünnet âlimleri, Ehl-i beyt konusunda daha hassas davrandılar. 15. yüzyılın önemli Memlüklü âlimlerinden Semhûdî sözü geçen Ehl-i sünnet âlimlerinden birisidir. Bu makalede Semhûdî’nin Ehl-i beyt’e bakış açısı ele alındı. Bunun için onun özellikle Medine tarihi, âlimler ve Ehl-i beyt hakkında yazdığı kitaplarına yoğunlaşıldı. Çalışma neticesinde Ehl-i beyt kavramının kimleri kapsadığı, faziletleri ve onlara ilişkin hükümler konusunda Ehl-i sünnet arasında genel bir mutabakatın olmadığı görülmüştür. Ehl-i beyt’in kimleri kapsadığı hususunda -Abbâsîler dönemi hariç- teorikteki ihtilaflarla beraber büyük oranda Ali-Fâtımaoğullarının erkek çocukları öne çıkmıştır. Semhûdî de tıpkı birçok Şiî gibi Ali-Fâtımaoğullarının hem baba hem de anne tarafından Ehl-i beyt olmaklığını savunmuştur. O birçok Sünnî ve Şiî’nin aksine İmam Mehdî’nin Hz. Hüseyin yerine Hz. Hasan’ın neslinden olacağını savunmuştur. Semhûdî gibi âlimlerin Ehl-i beyt konusundaki tavırları, vasat Şiîlik ile vasat Sünnîliğin güçlenmesine, birbirlerinden etkilenmesine ve yer yer birbirine yakınlaşmasına hizmet etmiştir. Doğal olarak Gulât-ı Şîa ile Nâsıbîlerin marjinal görülmesine ve zayıflamasına da katkı sunmuştur.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | İslam Tarihi ve Medeniyeti |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 4 Eylül 2025 |
| Kabul Tarihi | 25 Kasım 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 12 |