Bu makalede, Cahiliye toplumunun en önemli karakteristiklerinden olup Eyyamü’l-Arab tabiriyle ifade edilen Cahiliye’de savaş olgusu muhtelif veçheleriyle ele alınmıştır. Konu, makale yazarının doktora çalışmasının bir bölümü ile ilişkili olmakla birlikte yeni araştırma ve bulguların dikkate alınarak zenginleştirilmesiyle hazırlanmıştır. Bu dönem savaşları, kabile ilişkileri üzerinden inşa edilmiştir. Kabile ise asabiyet olgusu ile sıkı sıkıya örgülenmiştir. Buna binaen Cahiliye dönemi savaşları, çok spesifik olayların genişlemesi ile alevlenmiş olabileceği gibi kabilenin yaşam alanlarına ve hayatiyetine kasteden sebepler üzerinden de çıkabilmiştir. Bu, dönemde yaşanan savaşların sayısına dair farklı rakamlar verilmiştir. Bu durum tamamen bu savaşları inceleyen bilginlerin yaklaşımı ile ilgili olarak çeşitlenmiştir. Eyyamü’l-Arab tabiriyle ifade edilen bu mücadelelerin sayısına dair değerlendirmeler 1200 sayısına kadar ulaştırılmaktadır. Ancak bu değerlendirmelerde meselenin çok ayrıntılarıyla ele almanın etkili olduğu aşikardır. Çalışmaların çoğunda bu rakamın seksen ila yüz küsür arasında değiştiği görülür. Cahiliye toplumunda savaş, hayatın doğal akışında doğal bir karşılığa sahiptir. Cahiliyenin her bir insanı çoklu hayat görevlerini hayatı boyunca yapma sorumluluğu ile karşı karşıyadır. Asker olmak da bu minvaldedir. Kabilenin her bireyi askerdir. Kabileyi ayakta tutan asabiyet duygusundan beslenmektedir. Dönemin savaş geleneği çerçevesinde Eyyamu’l-Arab bir varoluş mücadelesi görünümündedir. Savaşların ön hazırlık aşamasından icra edilmesi ve sonuçlanması sürecine kadar yerleşik gelenekler vardır. Haram aylar, kehanet ve kahinlerle istişare, sancak taşınması ve ödüllendirme bunlardan bir kaçıdır.
In this article, the phenomenon of war, expressed by the phrase Ayyamu’l-Arab, which is one of the most important characteristics of the jāhiliyya society, is discussed in its various aspects. Although the topic is related to a part of the author’s doctoral study, it has been prepared by enriching it by taking into account new research and findings. The wars of this period were built on tribal relations. The tribe, on the other hand, is tightly knit with the phenomenon of asabiyyah. Therefore, the wars of the jāhiliyya period may have flared up with the expansion of very specific events, or they could have broken out over reasons that harmed the living spaces and vitality of the tribe. Different figures are given for the number of wars during this period. This situation has varied completely depending on the approach of scholars studying these wars. Evaluations of the number of these struggles, expressed with the term Ayyamu’l-Arab, reach up to 1200. However, it is obvious that addressing the issue in great detail is effective in these evaluations. In most studies, this figure varies between eighty and more than a hundred. In the society of jāhiliyya, war has a natural counterpart in the natural flow of life. Every person of jāhiliyya faces the responsibility of fulfilling multiple life duties throughout his life. Being a soldier is like this. Every member of the tribe is a soldier. It feeds on the feeling of irritability that keeps the tribe alive. Within the framework of the war tradition of the period, Ayyamu’l-Arab appears to be a struggle for existence. There are established traditions from the preliminary preparation phase of wars to their execution and conclusion. Haram months, prophecy and consultation with oracles, carrying starboards and rewarding are some of these.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Tarihi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 28 Şubat 2024 |
Kabul Tarihi | 22 Nisan 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: Cahiliye Özel Sayısı |