The 19th century was the century of changes and transformations in many senses. Thanks to the
acceleration of industrialization leading to the advances in technology, excessive consumption-oriented life
emerged in the society, increasing the consumption of nature’s resources. As a result, deterioration in the
ecological balance began to manifest itself with the deterioration of the environment. In addition, as a result
of the emergence of rationality in the mentality of human beings, which caused the deterioration of the
natural balance, it turned into an anthropocentric mentality.
Later, as an ecological transformation in the field of science and thought, environmental approaches such
as ecology, deep ecology, ecofeminism and social ecology have put forward their views on the protection
of nature. As a result of these approaches, the creation of works in the field of literature, which deals with
the protection of natural life against the exploitation of nature and raising awareness as a whole, emerges
as “eco-criticism”.
By passing all these thoughts and approaches through their own filters, the artists aimed to raise awareness
on ecological issues by focusing on the destruction of the ecosystem by humans, the nature that inspires
art, and the healing power of art by using the inspiration power of art. Ecological Art has emerged with an
interdisciplinary cooperation in pursuit of revitalizing the ecosystem by announcing its existence in this very
environment, with a perspective that sanctifies all nature.
In this research, Land Art and Ecological Art studies were first discussed with the descriptive analysis method,
and then with the comparative analysis method, ecological criticism of the exploitation of nature through art
was made in terms of whether every artistic intervention on nature harms nature.
19. yy birçok anlamda değişimlerin dönüşümlerin yüzyılı olmuştur geliştirdiği teknoloji sayesinde
sanayileşmenin hız kazanmasıyla toplumda aşırı tüketim odaklı yaşam baş göstererek doğanın kaynaklarının
tüketimini artırmış ve bunun sonucunda da çevrenin bozulmasıyla birlikte ekolojik dengede bozulmalar
kendini göstermeye başlamıştır. Ayrıca doğal dengenin bozulmasına neden olan insanın düşünce yapısındaki
akılcılığın bir değer olarak ortaya çıkması sonucu insanmerkezci bir düşünce yapısına dönüşmesini sağlamıştır.
Daha sonraları bilim alanında ve düşünce yapısında ekolojik bir dönüşüm olarak derin ekoloji, ekofeminizm
ve toplumsal ekoloji gibi çevreci yaklaşımlar doğanın korunmasını konu alan görüşlerini ortaya koymuşlardır.
Bu yaklaşımların bir sonucu olarak doğanın sömürülmesine karşı doğal hayatın korunmasını ve bütüncül
olarak bilinçlenmesini konu edinen edebiyat alanında eserlerin oluşması “ekoeleştiri” olarak ortaya çıkar.
Sanatçılar, tüm bu düşünce ve yaklaşımları kendi süzgeçlerinden geçirerek, insanın ekosisteme yapmış olduğu
tahribatları, sanata ilham olan doğanın, bu seferde sanatın ilham gücünü kullanarak doğayı iyileştirme
üzerine yoğunlaşarak ekolojik konularda bilinç oluşturmayı hedeflemişlerdir. Ekolojik Sanat tam bu ortamda
varlığını ilan ederek ekosistemi yeniden canlandırma peşinde disiplinlerarası bir işbirliği içinde tüm doğayı
kutsayan bakış açısıyla ortaya çıkmıştır.
Bu araştırmada Land Art ve Ekolojik Sanat çalışmaları önce betimsel analiz yöntemiyle ele alınmış daha
sonra karşılaştırmalı analiz yöntemiyle doğa üzerine yapılan her sanatsal müdahalenin doğaya zarar verip
vermemesi bakımından doğanın sanat yoluyla sömürülmesinin ekolojik eleştirisi yapılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 12 Sayı: 2 |