Bu makalede, varoluşçu felsefe ve Jean Paul Sartre örneğinde, bu felsefenin sanata
yansımaları ele alınmıştır.
İki dünya savaşını geride bırakan insan ruhunun çektiği acılar, varoluşçu felsefe ile dile
gelir. Varoluşçuluk tanrıcı ve tanrıtanımazlar olarak iki gruba ayrılır. Kısa sürede tüm
dünyaya yayılan bu akımda temel düşünce, insanda varlığın özden önce gelmesidir.
Varolan insan, özgürce kendini seçer ve bu seçimlerin sorumluluğunu taşıyarak özünü
yaratır.
Varoluşçu düşünürlerin çoğu ve tanrıtanımaz Sartre, özellikle roman ve tiyatro
eserleriyle öğretilerini toplumla paylaşır. Bu sayede felsefe ile sanat en üst noktada
kaynaşarak, özgürlükçü felsefe varoluşçuluk, toplumsal yararı öne almasıyla, sanat
alanında, eleştirilere açık yerini alır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2009 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Cilt: 1 Sayı: 4 |