Mekan, sonsuz sayıda kıvrımlardan oluşan gözenekli bir yapıya sahiptir; hissedilen, duyumsanandır.
Mekan tıpkı ruh gibidir, iz taşır. Bu izler, mekanın yaşanmışlıklarını, yaşanacakların bu yaşanmışlıkla olan
bağlantılarını temsil eder. Bedenin izleri ruhta gizli olduğu gibi, mekanın izleri de görünenin ötesinde
ilişkiselliğinin içinde saklıdır. Bu durum, mekanı tek bir kriter üzerinden tanımlama olanaksızlığını
gösterirken, mekanın ilişkiselliğinin üzerinden tanımlanabileceğini de ortaya koyar. Mekanın çok katmanlı
yapısı, ilk algılandığında bir dezavantaj olarak gözükmesine rağmen, aslında mekanın diğer ötekiye açıldığı,
bilinmeyeni görünür kıldığı potansiyellerinin varlığına dair önemli ipuçları verir. Çalışma, tanımlanması zor
olan ancak potansiyel alanı işaret eden mekanın ilişkisel düzleminin nasıl yorumlanması gerektiği sorusu ile
başlar. Ve, ağörgüsel olarak adlandırdığı mekanın ilişkisel yapısının temsilinin bir örneğini sunmayı hedefler.
Ağörğüsel olmak, başlangıç ve son yerine, ortada olmayı gerektirir. Bu nedenle, çalışma başlangıç ve sona
sahip değildir, ortadan başlar, sonlanır ve başlar.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 6 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 30 |